Ekonomi sonbaharla birlikte yeniden hareketlendi.
Bir yanda canlanma sinyalleri diğer yanda piyasaların yeniden dalgalanması gündemde.
Büyümenin sürdülebilir kılınması ana gayret konusu olarak karşımıza dikilirken…
Gözler yılbaşından bu yana 300 baz puana kadar ulaşan yükselişlerin görüldüğü kredi faizlerine odaklanıyor ister istemez.
Vatandaş alışveriş için üretici ise yatırım için daha ucuz maliyetli kredi derdinde çünkü!
Elbette bir de oynaklık havasına bürünmeye çalışan döviz kurlarının seyri önem kazanıyor.
Bu atmosferde faizlerde aşağı yönlü iniş beklentisi özellikle siyasiler tarafından daha sıkça dile getirilir hale geldi.
Ve aynı zamanda “kurlara müdahale edilsin mi, edilmesin mi” tartışmaları alevlendi!
Çünkü doların 3,40 TL’nin altını denemesi ihracat için negatif sinyal olarak algılanma ihtimali taşıyordu.
Peki faizler düşecek mi?
Dövize müdahale gelir mi?
Bu soruların öncelikle ana muhattabı Murat Çetinkaya yönetimindeki Merkez Bankası.
Ve haliyle gözler MB’nin bugünkü Para Politikası Kurulu toplantısında!
Çünkü para otoritesince atılacak adımlar ve verilecek mesajlar…
Yılın son ayları için hem reel ekonomide hem de piyasalarda etki gücü taşımakta.
Merkez’in daha önceki açıklamalarına ve genel ekonomik manzaraya baktığımızda… Siyasetçilerin ve kamuoyunun beklentisinin aksine bugün bir faiz indirme operasyonunun MB eliyle gerçekleşmesi yok denecek kadar düşük bir ihtimal olarak görünüyor!
Neden peki?
En temel dinamik enflasyon.
Enflasyon tek hanede istikrar kazanmadıkça faizlerin MB tarafından aşağıya itilmesi teknik açıdan zor görünüyor.
Enflasyon ve Amerika engeli
Piyasa fonlama faizinin yüzde 12 civarı seyrettiği bir ortamda…
Ve dıştan kaynaklanabilecek riskler de diriliğini korurken…
Sadece büyüme rakamlarına bakarak Çetinkaya ve ekibinin radikal bir karar alma ihtimali gerçekçi değil!
Öncelikle Merkez Bankası’nın enflasyona karşı alınan tedbirlerin sonuç vermesini bekleyeceği aşikar.
Ancak, ABD başta olmak üzere veya dışta parasal sıkılaştırması olasıklıkları gündemde.
Yani düşük seyreden kurların verebileceği destek kalıcı olmayabilir.
Diğer yandan gıda enflasyonu tüm müdahalelere rağmen riskler barındırmakta.
Keza sanayicinin yüksek seyreden maliyetleri de fiyatlara yansıyacak gibi görünüyor!
Üretici enflasyonunun yüzde 16’nın üstünde seyrettiği, çekirdek enflasyonun da 2005‘ten bu yana en yüksek seviyesinde seyrettiği bir ortamda….
Para politikasını gevşetmek pekçok dengeyi de yerinden edebilir.
Dolayısıyla bugün için Merkez’in sembolik bir avutma adımı dışında hareket alanı henüz yok!
Bankalar fedakarlık yapar mı?
Peki bankaların kredi faizlerini düşürmesi başka kaynakla düşürmesi mümkün mü?
Temel kaynak konumundaki mevduat yeterli seviyede değil.
Dolayısıyla bankaların hele de kardan feda edip hızlı bir faiz indirimi yapması da hali zor!
Vergisel destekler ve teknik bazı hamlelerle bir parça rahatlatma sağlanabilir aslında.
Ama “fedakarlık” beklentisiyle sonuç alındığına dair pek fazla örneğimiz yok.
Kısacası kredi maliyetlerinde ciddi bir iniş için 2018 beklememiz lazım.
Doların dün 3,45’i test etmesi de kur tarafında ‘bekle gör’ politikasının öne çıkacağıan işaret etmekte.
Çünkü Amerika’da doğal felaketlerin etkisi azaldı. Ve ekonomik veriler de iyileşme sinyali veriyor.
ABD’de bugün açıklanacak enflasyon da beklentileri aşarsa doların bir miktar daha prim yapması kısa vadede olanaklı görünüyor!