Lokomotif sektörden canlanma sinyalleri geldi.
TÜİK verilerine göre ekimde Türkiye genelinde 104 bin 98 konut satılmış.
Öncelikle 100 bin adetlik psikolojik sınırın üstünde bir rakam gelmesi sevindirici!
Ve eylüle göre yüzde 12,6 olan artış oranı… 2014’ün ekim ayına göre ise yüzde 8,8 olarak kayıtlara geçmiş durumda.
Yani eylülde sert biçimde düşüş gösteren konut satışları…
Yeniden tırmanışa geçmiş görünüyor.
Ancak…
Herşeyden önce artış hızı düşük düzeyde!
Çünkü karşılaştırma yağtığımız her iki dönem…
Yani Eylül 2015 ve Ekim 2014’te bayram tatili kaynaklı takvimsel daralma vardı.
Dolayısıyla bu yılın ekim ayı daha fazla iş günü nedeniyle…
Doğal bir avantajla satış rakamlarının arttığı bir ay olarak kayıtlara geçti!
Bu baz etkisini kenara koyduğumuzda…
Neredeyse sıfıra yakın bir artışla karşılaşıyoruz.
Ancak, unutmayalım ki; 1 Kasım seçimlerinin hemen arefesindeki ekim ayı…
Belirsizlik nedeniyle piyasaların sessizliğe gömüldüğü bir dönemdi!
Yani konut alıcıları üzerinde negatif bir etki hakimdi.
Dolayısıyla asıl potansiyel kasım ayında ortaya çıkmaya başlayacak.
Özellikle de yüzde 18,7 oranında azalan morgıç kredili alımların...
Yeniden tırmanışa geçmesiyle…
Konut piyasasının daha da canlanması ihtimal dahilinde!
Bursa‘dan gelen rakamlar bu trendin en net kanıtı.
Ekimde Türkiye ortalamasını ikiye katlayan Bursa’daki konut satışları…
Yüzde 17 oranında artışla 4 bin 26 adede ulaştı.
Finansta seferberlik şart!
Finans doğrudan yada dolaylı hemen herkesi ilgilendirir.
Örneğin faiz…
Mevcut ekonomik sistemin bir şekilde hayatımızın parçası haline getirdiği bir kavram.
Bir şekilde ya faiz geliriniz yada faiz gideriniz vardır çünkü.
En basitinden bir ürünü taksitle alsanız vade farkı olarak faiz işler!
Faizin de türleri var. Basit ve bileşik gibi…
Finans deyince enflasyon kaçınılmaz bir faktör olarak karşımıza çıkar.
Çünkü enflasyon ekonomik gelişmelerin sonucu ortaya çıkmakla beraber…
Tüm finansal hesapları ve kararları da birebir etkileme gücüne sahiptir!
Keza döviz kurları da…
Hem enflasyon hem de faiz üzerinde etkili olan unsurlardır.
Bir de yönetilmesi gereken riskler vardır ekonomik hayatın günlük işlerinde.
Kısacası ister birey olarak, ister aile veya kurumsal olarak bütçe yapın…
Ya da yatırımlarınıza yön vermeye çalışın…
Finansal bilgi ve performans en önemli silahınız konumunda.
Yani ‘benim faizle, dolarla doğrudan işim yok, inip çıkmalarında da mahzur yok’ demenin kimseye faydası yok!
Çünkü finans öyle ya da böyle herkesi doğrudan yada dolaylı etkileme gücüne sahiptir.
Peki bu hassas konuda vatandaşımız ne oranda okuryazar hale gelebilmiş?
Bu kritik soruya yanıt Standard & Poor’s tarafından yapılan araştırmayla karşımıza çıktı.
Araştırma 144 ülke arasında Türkiye’nin 120. sırada geldiğini gösteriyor.
Dünya ortalaması yüzde 33 olan finansal okuryazarlık testinde…
Türkiye yüzde 23,6 oranında okuryazar çıkmış!
Riski dağıtmak, enflasyon, faiz ve bileşik faize ilişkin sorulardaki başarı oranımız bu.
Neticede zaman zaman SPK ve Borsa İstanbul‘un bazı gayretlerine rağmen…
Finansal okuryazarlıkta sınıfta kalmış bir ülkeyiz!
Sözün özü; küresel çapta ekonomi savaşlarının yaşandığı bu dönemde…
Biran önce bir finans seferberliğinin başlatılması tüm Türkiye’nin yararına.