Ülkenin temel döviz girdisini ihracat gelirleri oluşturuyor.
Turizm ve dış müteahhitlik de getiri kaynakları arasında.
Ama her iki kalem de son yıllarda formda değil.
Doğrudan yatırımlar da çok istikrarlı ve tatmikar biçimde artmıyor bugünlerde!
Yani eldeki ana döviz kaynağı ihracat.
2017’nin ilk yarısıysa ihracat gelirlerinde ılıman bir artış trendini karşımıza çıkardı.
Ama yeterince güçlü bir çıkış yok henüz.
Aslında sattığımız ürünlerin miktarında bir artış söz konusu.
Ancak, kazandığımız döviz aynı oranda artmıyor ne yazık ki!
Çünkü…
Birim ihraç fiyatlarımız yükselme konusunda naz yapmakta.
Özellikle de son yıllarda formdan düşüş var meşhur kilogram başına ihracat değerimizde.
Peki nerden nereye geldik yükte hafif pahada ağır ürün satma gayretimizde?
Rakiplerimize karşı durmumuz nasıl?
Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin zengin dataya dayalı grafikli bir raporu var.
2001-2016 arası Türkiye’nin ihracatındaki gelişmeler istatistiksel olarak analiz edilmiş.
Dünya ticaretinden aldığımız pay ihracat olarak 2016 sonu itibarıyla yüzde 0,89’la zirve seviyesine ulaşmış durumda.
Ancak, 2001’de payımız yüzde 0,5 seviyesinde olduğunda 15 yılda 2 katına çıkaramamışız payımızı.
Bir başka ilginç karşılaştırmadaysa…
İhracatın milli gelir içindeki payı 2001’de de yüzde 17,5 olarak görünüyor 2016’da da!
Mal ihracatına hizmet ihracatı da katıldığında yüzde 25,1’lik oran yüzde 21,9’a geriliyor söz konusu dönemde.
Bu gidişatta 2008’de patlak veren küresel finans krizinin artçıl şoklarının bir yansımasını görüyoruz bir parça.
Ama daha ziyade katma değerli ürün portföyümüzün yeteri hızda gelişememesi temel sorun gibi görünüyor!
Tonaj çok getiri az
2015’te yaklaşık 100 milyon ton mal satan Türkiye’nin kg başına ihraç fiyatı 1,44 dolardı.
Buna karşın 2016’ya geldiğimizde 104 milyon tonluk ihracatın kg fiyatı ise 1,37 dolara düştü!
Neticede yüzde 1’e yakın bir gelir kaybı oluştu geçen yıl ihracat cephesinde.
Kg birim fiyatının 2010’dan bu yana kaydedilen en düşük seviyeye inmesi dikkat çekici!
Bu anlamda 2001’deki 0,69 dolarlık düzeyin iki katını yakalasak da…
Sattığımız ürünlerin değerini artıramazsak yerimizde sayma riskini atlatmamız zor olur.
Ucuz iş yapmakla öne çıkan Çin’in geçen yıl 1,59 dolarlık kg başına ihraç fiyatıyla önümüzde yer alması kulaklara küpe olmalı!
2001’de 0,55 dolarlık düzyde olan Polonya’nın yüzde 236’lık artışla 1,85 dolara ulaşması da çok ciddi bir örnek.
Bursa’nın performansı
Bursa’nın ihracat ligindeki gelişimi ilginç bir seyir izlemiş son 15 yılda.
TİM’in TÜİK verilerine dayalı analizinde 2001’den yana yüzde 215 artan bir ihracat geliri görünüyor Bursa’nın.
Yani 3,1 milyar dolarlık kente ait ihracat geliri 9,8 milyar dolara çıkmış 2016’da.
Buna karşın genel ihracattaki payımız yüzde 9,9’dan yüzde 6,9’a inmiş!
Ancak, herşeyleriyle Bursalı oldukları halde kanuni merkezleri Bursa’da olmayan bazı firmalar bu hesapta yok.
Dolayısıyla kent adına tablo aslında daha pozitif bir görünümde.
Yine de ülke genelindeki ihracatta Bursa’nın 2001’den bu yana bir miktar pay kaybettiği ortada!
Ama yüzde 181 oranında artış kaydeden ihracatçı firma sayısında durum nispeten daha olumlu.
Ve resmi olarak 2016’da 4 bin 272 Bursalı firamanın ihracatçı statüsünde yer alması…
Kentin firma adedi olarak ülke genelindeki payının 1,1 puan artışla yüzde 6,4’e çıkmasını sağlamış durumda.