Olay Gazetesi Bursa

Güven artışı yeterli mi?

2018’e güven patlamasıyla girdik. Vatandaşın ve işdünyasının ekonomiye bakışını yansıtan güven endeksleri ocak aynında adeta coştu. Önce tüketici güvenini gösteren endeks 72,3 değerine yükseldi. Ardından, imalat sanayine ait reel kesim güven endeksi adeta zıplamayla 110,9 değerine çıkıverdi. Diğer ana sektörlerde de yükseliş dikkat çekti! Örneğin hizmet sektörü güveni 102 puana çıkarken, perakende ticarette 106,2’lık bir […]

2018’e güven patlamasıyla girdik.

Vatandaşın ve işdünyasının ekonomiye bakışını yansıtan güven endeksleri ocak aynında adeta coştu.

Önce tüketici güvenini gösteren endeks 72,3 değerine yükseldi.

Ardından, imalat sanayine ait reel kesim güven endeksi adeta zıplamayla 110,9 değerine çıkıverdi.

Diğer ana sektörlerde de yükseliş dikkat çekti!

Örneğin hizmet sektörü güveni 102 puana çıkarken, perakende ticarette 106,2’lık bir güven düzeyi ile karşılaştık.

Yani sadece güven artışı değil beklentilerin çok pozitif olduğunu gösteren 100 puanlık referans değerin üzerinde görünüyor sektörler.

Diğer yanda inşaattaki hızlı güven artışı moral verirken sektörel güven endeksi 87 puanla referansın üzerine çıkabilmiş değil!

Vatandaşın ekonomiye olan bakışını yansıtan tüketici güven endeksi bir miktar kendine gelse de…

Henüz toz pembe bakışı ifade eden referans değerin altına bulunuyor.

Neticede 2018’e özellikle üretim, perakende ve hizmet sektöründe yüksek umutlarla başlamış durumdayız.

Tüketici de nispetem moral bulmuş görünüyor!

Sonuçsa bütün bu endekslerin ortalamasından oluşan ekonomik güven endeksinin yüzde 10 artışla 104,9 seviyesine çıkmasına yol açtı.

Böylece endeks ayrıca 2 ay sonra tekrar referans değerin üzerine çıkarak genel ekonomik duruma ilişkin iyimserliğe işaret etti.

Ama unutmayalım ki bu rakamlar beklentilere dair bir mesaj içermekte!

Gerçekleşeme ise beklentilerden iyi yada kötü olabilir.

Yine de moral ekonomik hayatın önemli tetikleyicileri arasındadır.

Kısacası umutların tazelenmesi ve moral artışı bile reel ekonomiye pozitif yansıyabilir.

Umutları törpüleyebilecek konuların başında ise enflasyon geliyor bu yıl da!

2017’de baş etmekte hayli zorlandığımız çift haneli enflasyon canavarı ekonomiyi birçok açıdan hırpalayan başlaca gündem durumunda çünkü.

Peki 2018’de hangi beklentiler öne çıkıyor?

 

MB umutlu ama enflasyon hala risk

 

Merkez Bankası, yıl sonu enflasyon tahminini yüzde 7’den yüzde 7,9’a çıkardı.

Yılın ilk enflasyon raporunda 2019 içinse enflasyon beklentisi yüzde 6’dan yüzde 6,5’e yükseltildi.

Hayli iyimser beklentiler olduğu aşikar!

Çünkü temel fiyat dinamikleri ve piyasa beklentileri yüzde 8,5 ile yüzde 10 aralığında bir yıl sonu enlasyonuna işaret ediyor.

Gıda ve petrol MB Başkanı Murat Çetinkaya ve ekibini fazlasıyla zorlamaya aday bu yıl.

Ancak, Çetinkaya yüzde 7’lik yıllık gıda enflasyonu beklentisi hala koruyor!

Üstelik de geçen yıl gıdanın canımızı yaktığını itiraf edip hala risk olduğunu belirtmesine rağmen.

Gıda enflasyonunda her zaman riskler ve oynaklıklar var.

Gıda Komitesi bu yıl da yoğun bir çalışma ile oynaklıkları azaltmak adına adımlar atacağını söyleyebilirim”.

 

Petrol de sorun olabilir

 

Gıda sorunu 2018’in ana mücadele alanını oluşturuken bu yıl ayrıca bir de petrolle uğraşmak zorundayız.

“2018 yılı için petrol varsayımını belirgin biçimde yükselttik ve 56 dolardan 66 dolara çıkardık”.

Çetinkaya’nın 10 dolar yukarı revize ettiği varil fiyat daha şimdiden aşılmış vaziyette zaten!

Yani akaryakıt üzerinden de baskının süremesi ve en azından MB’nin teknik öngörülerinin boşa çıkması söz konusu olabilir.

Ama Çetinkaya ve ekibi ekonomi yönetiminin de desteğiyle 2018’de başarılı sonuçlar almayı umuyor.

“Enflasyonla mücadelenin kalıcı sonuç vermesi için bir çok alanda adımlar atacağız.

Atılan adımların etkilerini yıl içinde daha belirgin şekilde görmeye başlayacağız”.

Bu arada Merkez’in enflasyon tahminlerinin genelde fazlasıyla saptığını da unutmayalım.