2019’un yeni asgari ücreti önemli bir sınav niteliği taşıyor.
Çalışanları temsil eden Türk-İş’in omuzlarında ayrı bir yük var.
İşverenleri temsil eden TİSK’in omuzlarında ise bambaşka bir yük söz konusu.
Bir de orta yolu bulup tarafları memnun etmek zorunda olan hükümet kanadının sınavını izleyecek Türkiye.
Nitekim Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk tespit komisyonunun dünkü ilk toplantısında bu anlamda çok net mesajlar verdi.
“Komisyonumuzun bu ay tespit edeceği asgari ücret tüm ülke ekonomisine de yön verecek.
Çalışanlarımızın, işverenlerimizin tüm sosyal taraflarımızın ve devletimizin hassasiyetlerinin gözetileceğine canı gönülden inanıyorum.”
Yani hayli kritik bir rakam için aralık ayı sonuna kadar zorlu bir pazarlık süreci yaşanacak!
Bir asgari ücretlinin tespit komisyonunda ilk kez kendini ifade etme fırsatı bulduğunda sarf ettiği sözler; çalışanlar adına beklenti çıtasının nasıl yükseldiğini net biçimde ortaya koymakta.
“Asgari ücretle çalışıyorum iki oğlumla birlikte yaşıyorum. Oğullarımdan biri üniversitde okuyor.
Biz kredi kartı ile geçiniyoruz, geçinmeye çalışıyoruz”.
Son aylarda hızla artan fiyatların erittiği alım gücünü özetleyen bu sözler çalışanların geçim sıkıntısına dönük çare beklentilerini dile getiriyor.
Keza Türk-İş adına gelen açıklamanın özeti de gelir kaybının boyutlarına işaret etmekteydi.
“Asgari ücretli her ay eksik ücret almaktadır. Yani her ay artan enflasyona karşı maalesef varolan ücret seviyesi aşağıya inmektedir”.
Bu çerçevede Türk-İş kanadı adına oluşan beklenti enflasyon kaybının telafisi ve üzerine refah payının eklenmesi şeklinde formülize edilmekte!
Telaffuz edilen en düşük rakamsa 2 bin lira net.
Ancak bu rakamın üstünde beklenti açıklayan sendikalar da var.
Mesela DİSK, 2 bin 800 liralık talep açıklamıştı.
Mevcut asgari ücret net bin 603 lira olduğu dikkate alındığında hayli çarpıcı bir zam talebi olduğu görülmekte!
İşveren ne istiyor?
Patronları temsil eden TİSK, ciddi bir devlet desteği olursa taleplerin karşılanabileceği sinyalini verdi.
Beklentiler listesinde asgari ücret desteğinin arttırılarak devam etmesi öncelikli madde olarak görünüyor.
Ancak işveren talepleri bu kadarla sınırlı değil.
Yüzde 2’lik işsizlik sigortası işveren payının 2019’da alınmaması gibi bir öneri de dikkat çekiyor!
SGK işveren desteğinin yüzde 5’ten 6’ya çıkarılması yanında ücretlerdeki vergi dilimleri ve kesinti oranlarının gözden geçirilmesini de istiyor TİSK yönetimi.
Yani asgari ücret üzerinde oluşacak yeni maliyetlerin neredeyse büyük bir bölümünün devletçe karşılanması beklenmekte!
Uzlaşma kolay görünmüyor
Ancak merkezi bütçe ile İŞKUR ve SGK bütçeleri tarafında bu çapta destek için çok da büyük bir hareket alanı görünmüyor.
Yine de seçim sathında bütçenin bütün olanaklarının kullanılacağı da aşikar.
Nitekim “Tüm kesimlerin uzlaştığı ve memnun olduğu bir rakamı açıklayacağımızı umuyorum.” diyen Bakan Selçuk, destek mesajını da vermiş oldu!
Ama hem devlet hem işveren hem de çalışan adına sürdürülebilir bir asgari ücreti belirlemek pek kolay değil.
Çünkü desteklerin bir ömrü var. Sonrası ise soru işareti!
Diğer yanda düşük devlet destekli ve işçi çıkarmalarına yol açabilecek yüksek bir ücret artışının yaratacağı sosyal sorunlar da unutulmamalı.
Keza yüksek ücret artışlarının enflasyonist baskısı ve durgunluk bazlı riskleri de teknik anlamda hesaba katılmak zorunda.
Sözün özü; çok kritik bir rakamı arıyor herkes.