Olay Gazetesi Bursa

Ekonomideki en kritik sorun

Türkiye çift haneli işsizliğe alıştı. Son yıllarda ekonomiyi zayıflatan gelişmelerin ardı ardına gelmesi istihdam piyasasını da vurdu. Netice ise çift hanedeki kronikleşme ile karşımızda. Dün TÜİK’in açıkladığı ağustos ayı işsizlik oranı da yüzde 14’le bu alandaki sıkıntıyı net biçimde ortaya koymuş durumda. İstatistiki açıdan temmuz, ağustos ve eylül aylarının ortalamasını içeren bu veri mevsimsel desteğin sonlarına gelindiğini gösteriyor! Hatta erken […]

Türkiye çift haneli işsizliğe alıştı.

Son yıllarda ekonomiyi zayıflatan gelişmelerin ardı ardına gelmesi istihdam piyasasını da vurdu.

Netice ise çift hanedeki kronikleşme ile karşımızda.

Dün TÜİK’in açıkladığı ağustos ayı işsizlik oranı da yüzde 14’le bu alandaki sıkıntıyı net biçimde ortaya koymuş durumda.

İstatistiki açıdan temmuz, ağustos ve eylül aylarının ortalamasını içeren bu veri mevsimsel desteğin sonlarına gelindiğini gösteriyor!

Hatta erken bir çıkış trendinden de bahsetmek mümkün.

Çünkü temmuz ve ağustos mevsimsel desteğin zirve ayları arasında bulunuyor.

Buna rağmen işsizlik oranı geçen yılın aynı dönemine göre 2,9 puan yukarıdaki bir seviyeye ulaşmış durumda.

2019 yazının iyi geçmediği ortada.

Temmuz dönemine oranla artışın 0,1 puanda kalması ise ekonomideki toparlanma işaretlerin bir göstergesi!

Peki dipten çıkış işaretleri işsizlikteki yükselişi ne oranda durdurabilir?

Öncelikle tarım ve turizm kaynaklı mevsimsel avantaj sonbaharla birlikte devredışı kalıyor.

Buna karşın pozitif baz etkisinin geçen yıla oranla kendisini hissettirmeye başladığı günlerdeyiz.

İşgücüne katılımın yüzde 53,9’le geçen yılın altında kalması da bir avantaj.

Önceki aylara göre ise neredeyse mevsim etkileri arındırıldığında sabit bir seyirle karşılaşıyoruz.

Yani istatistiki olarak hem avantaj hem de dezavantajlar mevcut.

 Son bir yılda işsiz sayısında 980 bin artış olması ekonomideki durgunluğun net bir kanıtı.

Mevcut işsiz sayısı 4 milyon 687 bin kişilik rekora çok yakın.

Ve istihdam artış hızı da ne yazık ki hala ekside!

Kasım 2018’den bu yana istihdamdaki artış hızı sürekli geriliyor.

Ağustos verisi de eksi yüzde 2,7 seviyesinde.

Sonuçta bir yıldır düşen istihdam oranı yüzde 46,3’le dip yapmış durumda.

Kısacası ekonomi henüz işsizlikteki artışı engelleyecek kadar istihdam üretemiyor.

Son çeyreğin öncü göstergeleri ise nispeten bir umut taşımakta!

 

Tek hane ne zaman?

 

İç piyasada faiz indirimleriyle başlayan talep artışının işsizliği aşağıya çekme konusunda yeterli bir hıza ulaştığını söylemek zor.

Ama işsizlikteki çıkışı yavaşlatması imkan dahilinde.

İhracattaki yavaşlamanın yarattığı riski önleyebilirsek yükselişin kısa vadeli olması mümkün görünüyor!

Yükselişin mevcut konjontürde gidebileceği nokta ise mevsimsellikten arınmış rakamın işaret ettiği yüzde 14,2 seviyesi.

Canlanma trendinin işsizliği bu seviyeden geri döndürme ihtimali mevcut.

Ancak yılsonu itibarıyla en iyi ihtimalle yüzde 12,7 – 13 bandında bir rakama kadar inebiliriz.

Yani çift haneye devam.

Büyümenin ithal bağımlısı olması ve kalifiye eleman açığı gibi yapısal nedenlerle işsizlikte tek haneyi görebilmemiz 2023’ten önce zor görünüyor!

 

Gençlik krizi kapıda mı?

 

Ayrıca genç işsizlikte giderek kronikleşen negatif bir tablo mevcut.

Genç işsizlik oranı yüzde 27,4 seviyesine çıkmış durumda.

Bu oran geçen yılın aynı ayına göre 6,6 puan yukarıda.

Temmuz 2019 dönemine göre ise 0,3 puan üstte.

Yani genç işsizliği genel işsizlik oranından çok daha hızlı artmakta!

Bir de ne eğitimde ne de istihdamda olan gençlerin tüm gençler içindeki payının yüzde 30,1’e yükselmesi gibi bir sorun söz konusu.

Gençlerin durumu ülkenin hem ekonomik hem de sosyal geleceği adına ciddi soru işaretleri barındırıyor.