Gözler siyasette. Seçim sandıklarında akıllar.
Ama ülkeyi kim yönetirse yönetsin birincil gündemi eğitim olmak zorunda!
Çünkü insan kaliteniz kadar var olduğunuz bir çağdayız.
Ve gelecek nesilleri şimdiden düşünmek zorundayız.
Hamuru erkenden yoğurmanın sayısız faydası var.
İstatistikler ne kadar kalifiye iseniz o kadar başarı şansınızın arttığını söylüyor!
Örneğin en kritik sosyo ekonomik sorunların başında gelen işsizliği azaltmakta eğitimin etkisi TÜİK’in Ocak 2018’e ait son verilerine de yansıdı.
Nasıl mı?
İşgücüne katılım, istihdam oranı ve işsizlik oranlarını birlikte değerlendirdiğimizde en verimli eğitim grubu olarak karşımıza yükseköğretim çıkıyor.
Aslında en düşük işsizlik oranı yüzde 7,3’le okuryazar olmayanlar arasında görünüyor.
‘Cehalet başarıyı getiriyor’ görüntüsü var rakamlarda!
Ancak bu gerçekçi bir yaklaşım değil elbette.
Çünkü işgücüne katılma oranı yüzde 18’le dip seviyede bu grup açısından.
Yani bu gruptaki her yüz kişiden sadece 18’i işgücü piyasasına çıkıp iş aramış!
Haliyle istihdam edilenlerin oranı da yüzde 16,7 gibi düşük bir seviyede.
Bu tabloda işsizlik rakamının istatistiksel olarak düşük görünmesi hayli normal.
Çünkü eğitimsiz ve vasıfsızların çoğu zaten iş arayacak beceri ve cesareti gösterememekte!
TÜİK verilerine baktığımızda eğitim arttıkça hem işgücüne katılımın hem de istihdamın yükseldiğini görüyoruz.
Bu anlamda lise altı eğitimliler yüzde 48’le ciddi bir işgücüne katılım oranı ortaya koyarken istihdam oranının yüzde 43,1 de seyrettiğini görüyoruz.
Ve neticede yüzde 10,1’lik bir işsizlik oranı var bu grupta.
Lise mezunlarında işgücüne katılım oranının yüzde 54,1’e çıktığını görüyoruz.
Yüzde 46,5’lik bir istihdam oranına sahip olan lise mezunları yüzde 14’lük işsizlik oranı ile zirve rakama imza atmış durumdalar!
Yani en yüksek işsizlik oranı lise mezunları arasında görülmekte.
Temel nedeni ise vasıfsızlık.
Çünkü mesleki ve teknik lise mezunlarında manzara daha olumlu!
Üniversitelilerin farkı
İşgücüne katılımda yüzde 64,8 ile 2. büyük oranı oluşturan mesleki ve teknik lise mezunlarının yüzde 57,5 oranında istihdam edildiğini görüyoruz.
Bu tablo ise karşımızda yüzde 11,4 oranında bir işsizliği çıkarmakta.
Üniversite mezunlarının durumu daha ilginç bir tablo ortaya koymakta!
Üniversiteliler yüzde 79,6 seviyesinde bir işgücüne katılım oranı sergilemiş son verilere göre.
Yani her beş üniversite mezunundan dördü iş aramakta.
İstihdam oranı ise yüzde 70,6’yı bulmakta.
Yani hem işgücüne katılım hem de istihdam oranındaki yükseklik bakımından üniversiteliler başı çekmekte!
Neticede yüksek işgücüne katılıma rağmen yüzde 11,3’lük bir işsizlik oranı ile karşılaşıyoruz bu grupta.
Kadının negatif ayrımcılık sorunu
Ancak eğitimli kesiminin bir cinsiyet handikapıyla karşı karşı olduğunu da söylüyor veriler.
Üniversite mezunları arasında yüzde 72 seviyesinde kalan bir kadın işgücüne katılma oranı ile karşılaşıyoruz.
Oysa erkeklerde bu oran yüzde 86,1 seviyesinde.
Ne yazık ki kadının sosyal ve kültürel durumu nedeniyle iş hayatındaki temsiliyeti eğitimine rağmen zayıf kalabilmekte!
Nitekim yüzde 79,1 oranındaki erkek istihdamına karşın yüzde 60,6 oranında kadınların istihdam edildiğini görüyoruz.
Neticede erkeklerdeki işsizlik oranı yüzde 8,1’le hayli düşük seyrederken üniversiteli mezunu kadınlarda yüzde 15,8’lik işsizlik rakamı ile karşılaşıyoruz.