Dünyada ekonomik savaş çığlıkları giderek yükseliyor.
Küresel bir hal almaya başlayan ticaret savaşlarının kızışma sürecini yaşıyoruz bugünlerde!
Keskin gümrük duvarları ardı ardına dikilmeye başlandı çünkü.
Kılıçların çekilmesiyle tırmanan restleşmenin baş mimarı ise ABD Başkanı Donald Trump.
Trump, adeta bir şirket yönetiyormuşçasına bilanço düzeltme hareketine girişmiş durumda.
Serbest ticareti hiçe sayarak korumacı bir tavra bürünen Trump…
Dış ticaret açığı verdiği ülkelerle düelloya girişerek küresel ticarete darbe vurmaya başladı.
Koyduğu yüksek gümrük duvarlarıyla ticaret yaptığı ülkelere boyun eğdireceğini ve açığını azaltacağını öngören Trump yönetimi beklemediği bir dirençle karşılaştı!
Ve haliyle de hırçınlaştı.
Aylardır kapıştığı Çin’e karşı geçen hafta 50 milyar dolarlık ek vergi koyan ABD, anında karşılık gördü.
G-7’yi de takmayan Trump’ın karşı atağı ise dün gelen 200 milyar dolarlık yeni vergi paketi oldu.
En yakınındaki Kanada ile dahi sert bir kapışmaya giren “Donald Trump’ın kime ne yapacağı” belirsizliği ciddi bir sorun haline geldi.
Küresel çapta tırmanan gerilim katsayısı ise Türkiye gibi gelişmekte olan piyasalara ne yazık ki ek yük bindirmekte!
Aslında çelik ve alüminyum dışında Türkiye’nin doğrudan etkileneceği bir gümrük duvarı yok gibi.
Ama dolaylı etkiler ve özellikle de liranın birlikte değerlendirildiği benzer ülke kategorisindeki para birimleriyle aynı muameleyi görmesi, Trump darbesine maruz kalmasına yol açtı.
Dolar Endeksi’nin 95,30 seviyesine yükselerek yılın zirvesine çıkması…
Bir yanda Euro/dolar paritesini 1,15’e indirirken diğer yanda 4,775 TL’lik dolar kuruyla yatırımcıyı karşı karşıya bıraktı.
Kısacası Merkez Bankası’nın son faiz artışının ardından 4,45 liraya inen dolardaki gevşeme tümüyle ortadan kalktı!
Amerikan Merkez Bankası Fed’in 2018 için 4 adetlik faiz artışına işaret etmesinin ardından…
Avrupa Merkez Bankası’nın öngörülenden daha geç bir dönemde faiz artışı için mesaj paylaşması…
Doların prim yapmasındaki diğer faktörler olarak da dikkat çekiyor.
Sadece dış etki değil!
Bu atmosfer küresel risk iştahındaki azalmanın gelişen ülke kurlarına negatif yansıması anlamını taşıyor.
Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek de doğal olarak kurdaki yükseliş için “Ülkemize özgü değil, küresel bir dalga” dedi.
Küresel etki elbette ki söz konusu.
Ama liranın en fazla etkilenen para birimleri arasında yer almasında çeşitli iç faktörler de pay sahibi!
Öncelikle bir seçim belirsizliği mevcut.
Ekonomik göstergelerdeki bozulma, cari açık ve borç yükü yanında jeopolitik riskler de liranın toparlanmasını zorlaştıran faktörler olarak karşımızda durmakta.
Türkiye’nin risk primini gösteren CDS’lerin son 2,5 yılın zirvesine çıkması da bu tablo dikkate alınarak değerlendirilmeli.
Sözün özü; bir müddet daha doların saltanatı gündemde kalmaya aday!
Kritik seviyeler
Teknik beklentilerde 4,77 seviyesi üzerinde kapanış geldiği taktirde kritik 4,80 direnciyle karşılaşmamız söz konusu.
Bu seviyenin aşılması ise önce 4,85 TL’yi ardından 4,92’lik rekoru karşımıza çıkarabilir.
Ancak, rekor denemesi daha ziyade seçim sonucuna bağlı görünüyor!
Geri çekilmelerde ise ilk aşamada 4,64 liralık düzeye kadar iniş trendi söz konusu.
Pozitif gelişmelerin ağırlık kazandığı senaryoda ise 4,55 – 4,60 bandı gündeme gelebilir.