Olay Gazetesi Bursa

Doların faiz sınavı

Memleketin dolar hassasiyeti bugünlerde kendini yine hissettiriyor. Dolar/TL haftanın ilk 2 işlem gününde yaklaşık 30 kuruşluk yükselişe imza attı. Haliye “bundan sonra ne olacak” sorusu sıkça gelmeye başladı! Yanıt için öncelikle ateşin yükselme nedenlerine bakalım. Dış baskının analizinde yükselen petrol ve hammadde fiyatlarının cari açık üzerinden Türkiye’yi sıkıştırdığını görüyoruz. Azalma işaretleri gelen petrol arzı yanında ABD – Çin yakınlaşmasının yansımalarından biriyle yüzleşiyoruz! Bir […]

Memleketin dolar hassasiyeti bugünlerde kendini yine hissettiriyor.

Dolar/TL haftanın ilk 2 işlem gününde yaklaşık 30 kuruşluk yükselişe imza attı.

Haliye “bundan sonra ne olacak” sorusu sıkça gelmeye başladı!

Yanıt için öncelikle ateşin yükselme nedenlerine bakalım.

Dış baskının analizinde yükselen petrol ve hammadde fiyatlarının cari açık üzerinden Türkiye’yi sıkıştırdığını görüyoruz.

Azalma işaretleri gelen petrol arzı yanında ABD – Çin yakınlaşmasının yansımalarından biriyle yüzleşiyoruz!

Bir başka yansımaysa gelişmekte olan piyasalara para akışının yavaşlaması.

Ama asıl ateşleyici baskının içten geldiğini görüyoruz!

Daha doğrusu beklentilerin altında kalan kasım enflasyonu faiz indirim dedikodularını ateşleyici ortalık karıştı.

Merkez Bankası’nın beklenenden önce faizleri düşüreceğine yönelik spekülasyonlar, faiz duyarlılığı olan yabancı fonların elini liradan çekmesine yol açtı.

Teknik ifadeyle carry trade dediğimiz işlemler aleyhimize döndü.

Bu etkinin gücünü MB ile Finansal İstikrar ve Kalkınma Komitesi’nin sıkı parasal duruşa devam mesajları sonrasında kurun yaklaşık 15 kuruş gerilemesiyle net biçimde görmüş olduk!

Mevduatta kalkan stopaj avantajının da dövizdeki yükselişte az bir payı var aslında.

Ama büyük resimde faiz etkisi ve dış baskının ana yükseltici faktörler olarak ne biçimde görünüyor.

Neticede doların gelecek analizini yaparken parasal duruş ve dış etkinin dozajını hesaplamak şart.

  Son kur hareketleri sonrasında gelen açıklamalar gösterdi ki; Merkez faizlere dokunmak için acele etmeyecek!

Zaten düşmüş görünen enflasyon da 2019’un ilk aylarında yeniden yükselecek.

Dolayısıyla faizlere erken dokunmanın bir maliyeti söz konusu.

Ancak, yavaşlamış olan ekonominin de yüksek faiz yük altında olması gibi bir ikilem mevcut.

Yani MB’nin işi kolay değil!

Seçim sathında olduğumuz da dikkate alındığında sürprizlere hazırlıklı olmakta fayda var diyoruz.

MB adına kısa vadede en önemli sinyali 13 Aralık’taki Para Politikası Kurulu toplantısı verecek.

           

Amerikan etkisi ve beklentiler

 

Diğer taraftan ABD – Çin yakınlaşması bir miktar daha gelişmekte olan piyasaları bozabilecek görünüm arz ediyor.

Buna karşın Amerikan Merkez Bankası Fed’in parasal sıkılaştırma konusunda isteksiz görünüm sergilemeye başlaması bir şans kapısını aralamakta!

Elbette ki; Türkiye – ABD ilişkileri ve jeopolitik risk kaynaklı fiyatlamalar da zaman zaman gündeme gelebilir.

Bu atmosferde kur tahminleri açısından 2018 sonuna kadar 5,20 – 5,50 TL aralığı normal koşullarda öne çıkmakta.

Eğer rüzgarlar sertleşirse ve 5,50’nin kırılması söz konusu olursa 5,80’e kadar yol açılabilir!

Sakinleştirici adımlarla veri ve haber akışının güçlenmesiyse 5,05 – 5,20 TL bandının gündeme taşıyacaktır.

 

 Zor karar

 

Zorlu maraton bugün başladı.

Asgari Ücret Tespit Komisyonu 2019’un asgari ücretini tespit etmeye çalışacak.

İlk kez bir asgari ücretlinin de nasıl geçindiğini ya da geçinemediğini anlatma fırsatı bulacağı bu görüşme maratonu son yılların en zorlu pazarlıklarına sahne olmaya aday!

Çünkü…

Bir yanda durgunlukla mücadele eden işveren maliyetlerden şikayetçi. Haliyle de ücretlerde sınırlı artış talep ediyor.

Diğer yanda yüzde 20’nin üzerindeki enflasyonun erittiği maaşlar var.

Neticede asgari ücret beklentileri bin 800 ile 2 bin 800 TL aralığındaki geniş bir banta yayılmış durumda.

Devletse orta yolu bulma gayretinde.

Çözümse hiç kolay değil.