Olay Gazetesi Bursa

Dolardaki düşüş kalıcı mı?

Rekor koşusunda depara kalkan doların sonunda nefesi kesildi. Hafta başında paylaştığım 2,52 TL’lik üst bant sınırına ramak kala geri dönüş başladı. Peki ne oldu da dolar soluklanmaya karar verdi? Bir yandan doları geren iç ve dış nedenlerin bir bölümü etki gücünü yitirmeye başlarken… Diğer yandan, bir süredir sahne almamayı tercih eden Merkez Bankası, nihayet devreye […]

Rekor koşusunda depara kalkan doların sonunda nefesi kesildi.

Hafta başında paylaştığım 2,52 TL’lik üst bant sınırına ramak kala geri dönüş başladı.

Peki ne oldu da dolar soluklanmaya karar verdi?

Bir yandan doları geren iç ve dış nedenlerin bir bölümü etki gücünü yitirmeye başlarken…

Diğer yandan, bir süredir sahne almamayı tercih eden Merkez Bankası, nihayet devreye girerek ‘kontrolü elden bırakmadım’ mesajını verdi.

Dışta piyasaları rahatlatan en temel gelişme çatışmaların odağındaki Ukrayna’ya dönük umut manzarasının oluşmasıydı.

Rusya’nın Ukrayna ile ateşkes imzalandığını açıklaması piyasalardaki risk iştahının artmasını sağladı.

Haliyle Borsa İstanbul’a da yansıyan bu olumlu hava, döviz girişi yoluyla TL üzerindeki baskıyı az da olsa azalmaya yaradı.

Ancak, doların rekor serisine ara vermesinde içteki gelişmelerin payı da az değil!

Mesela…

Siyasilerin bir süredir hedefi olan Merkez’e dönük destek mesajlarını yoğunlaşması özellikle yabancı yatırımcıya bir miktar manevra alanı yarattı.

Nasıl mı?

Önceki gün AK Parti sözcüsü Beşir Atalay‘ın MB Başkanı Erdem Başçı’yı sahiplenip övdüğü ifadelerinin ardından…

Dün Başbakan Yardımcısı Ali Babacan‘ın Merkez ve kurlara dönük mesajları…

Diğer gelişmelerle birleşerek dolar üzerinde sakinleştirici ilaç etkisi yaptı!

Babacan’ın kurlar konusunda MB’yi referans gösterip güven telkin eden sözleri dikkate değerdi çünkü.

“Hükümetin kur hedefi yok, telaffuz edilen kurlar bakanların şahsi görüşleridir.

Kurlarla ilgili bir iletişim olacaksa bunun Merkez Bankası tarafından yapılmasını önemli görüyoruz”!

 

Repoyla gelen müdahale

 

Ancak, doların rekor düzeyden 4 kuruş geri gitmesinde özellikle Merkez’in dolaylı müdahalaesinin payı büyük!

Dün sabahki repo ihalesinde 16 milyar TL’lik geri dönüşe karşın

MB bankalara 8 milyar TL verdi.

Dolayısıyla piyasalardaki likiditenin şişmesini önledi.

Çünkü, 8 milyar TL’lik kamu maaş girişini de dikkte aldığımızda… Repo ihalesindeki ciddi daralma olmasaydı lirayı daha da güçsüz kılma riski doğacaktı!

Keza gecelik faizin yüzde 10’lar seviyelerinde seyretmesi TL’yi az da olsa destekliyor.

Sonuçta tüm bu gelişmeler doların 2,515 TL seviyesinden 2,472’ye çekilmesine katkı koydu.

Peki bu tablo kalıcı mı? Henüz değil!

Neden? Çünkü Yunanistan gibi belirsizlikler hala gündemde…

Ve ABD’den gelen veri akışı, riskler barındırıyor.

Bir de MB’nin faiz kararnı vereceği 24 Şubat’taki toplantısından önce piyasaların fazlaca gevşeme şansı yok!

Ancak, son repo ihalesinin de gösterdiği gibi Erdem Başçı ve ekibi doların daha fazla risk yaratmasına izin verme niyetinde değil.

 

Döviz açığına kalıcı çözüm

 

Ülke olarak kazandığımızla harcadığımız döviz arasındaki devasa fark…

Yani cari açık, yıllar yılı Türkiye ekonomisinin en kırılgan yanlarından birini oluşturdu!

Ve 2014’e geldiğimizde karşımıza son 4 yılın en düşük cari açığı çıktı.

45,8 milyar dolara inen yıllık açık rakamı… Nihayet ekonomimizi biraz da olsa soluklandırdı.

Çünkü… Geçmişte kriz unsurlarından sayılan cari açığın risk olmaktan bir ölçüde çıktığını gösteriyor son veriler.

Ancak, önemli olan cari açıktaki düşüşün kalıcı olup olmaması!

Enerjide dışa bağımlılığın ve ara malı ithalatının yapısal nedenler olarak düşük cari açığa izin vermediği bir ekonomiye sahibiz.

Dolayısıyla makul açıklar için 2014’te olduğu gibi ya petrol ucuz olmalı. Ya da ithalat düşük seviyelerde kalmalı.

Oysa mevcut tabloda uzun vadede ucuz petrol garantisi olmadığı gibi…

İthalatın düşük seyretmesi de yapısal nedenlerle düşük büyüme sonucunda gerçekleşiyor.

Kısacası cari açıkta kalıcı mutluluk için yerli enerji ve yerli aramalında yeterli hale gelmeliyiz!