Feridun Eyüpoğlu
Feridun Eyüpoğlu
E-Posta: [email protected] YAZARIN TÜM YAZILARI

Dolar/TL için nereye bakmalı?

Piyasalardaki hareketlilik sürüyor.

Ama haftanın son işlem günü pozitif ağırlıktaki bir dalgalanmayla öne çıktı.

Özellikle son ayların yıldızı dolar dün aşağı yönlü bir atakla dikkat çekti.

Doların ABD özel sektör istihdam verileriyle küresel çapta nefeslenmesi liraya da yaradı!

Ancak, tarım dışı istihdamın beklentileri bir miktar aşması doların yeniden yükseliş havasına girmesine yol açtı.

Yine de dolar endeksinin yüzde 0,3 yükseldiği bir günde liranın dolar karşısında yüzde 2,3 prim yapması kayda değer bir gelişmeydi!

Peki TL nasıl direndi?

Öncelikle kurda bolca köpük oluşturan asıl faktör olan Türkiye’nin dış siyasi ilişkilerine dönük gelişmeler TL’nin güç kazanmasına katkı koydu!

İdlib’deki kördüğümün çözümü konusunda Tahran’da yapılan üçlü zirve daha başlamadan piyasalara olumlu bir yansıması oldu mesela.

Piyasaları gevşeten bir başka unsursa önceki gün gelen rahip Brunson davasındaki savcı değişimine dönük haberdi.

Avrupa Birliği ile yapılan bakan düzeyindeki son görüşmeler de dış politikaya dönük yumuşama sinyalleri ekonomiye az da olsa pozitif katkı sağladı.

Kısacası dış ilişkilerin gerilim alanlarına dönük minik rahatlama işaretleri bile piyasalarda karşılığını bulabiliyor!

Elbette ki tam tersi negatif dış gelişmelerin katlanarak etki ettiğine de şahit oluyoruz.

Neticede piyasaların yoğun dış gündeme bağımlılığı oluşmuş vaziyette.

Dolayısıyla ‘dolar nereye gidecek’ yada ‘altının hali ne olacak’ tarzı soruları kafalarında barındıranlar illa ki öncelikle dış gündemi takip etmeli!

Ancak, dış gündem derken sadece Türkiye’nin ikili ilişkileri değil kastedilen.

Amerikan Merkez Bankası Fed’in faiz artış süreçleri, Başkan Trump’ın fevri davranışları, küresel ticaret savaşları, Avrupa ve Çin’deki ekonomik gidişat da dünyadan Türkiye’ye yansıma yapan önemli takip konuları arasında bulunuyor.

Yani piyasaların gidişatını öngörebilmek için bu çok yönlü bilmeceye odaklanmak şart.

Üstelik, içeride de öngörüyü zorlaştıran başka unsurların netlik kazanması zaman alacak gibi görünüyor!

Mesela enflasyonla mücadelenin şekli ve boyutu net değil.

Merkez Bankası’nın faiz süreçlerini yönetme konusundaki kararlılığı bir yana fiyat artışlarını dizginleyecek diğer önlemlere dair bir sinyal henüz yok.

Keza bütçe ve cari açığı kontrol altına alacak tedbirlerin de net biçimde biran önce ortaya konması şart!

 

Faiz ve OVP’den gelecek sinyaller

 

Dolayısıyla yeni Orta Vadeli Ekonomik Program’ın (OVP) önemi fazlasıyla artmış durumda.

OVP’nin gerçekçi hedefleri içermesi ve icraat biçimine dair somut ipuçlarını da beraberinde getirmesi tüm ekonomik aktörleri rahatlatacaktır.

Bu anlamda MB’nin gelecek hafta atacağı faiz adımı ilk önemli işareti oluşturacaktır!

Ancak, ekonomi yönetiminin paradoksal sıkıntıları var.

Örneğin somut ve yüksek bir faiz artış beklentisi oluşmuş durumda.

Bu beklenti gerçekleşirse dövizdeki gerileme sürebilir.

Ama bu tür bir adımla zaten yavaşlamış olan ekonomiyi daha da yavaşlatmak gibi bir handikap söz konusu!

Keza bütçe tarafında atılacak adımlar da yavaşlatıcı etkiyi artırabilir.

Oysa yaklaşan bir yerel seçim var.

Oy alabilmek için “düşük büyüme mi, yüksek enflasyon mu” tercihinin somut sinyalini OVP’de görme fırsatımız olacak.

Bu tercih piyasalar üzerinde de kendini fazlasıyla hissettirecektir.

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X