Bilek güreşinde yeni bir raunt sahnelendi.
Merkez Bankası dolarla yaptığı mücadelede yeniden faiz silahına sarıldı.
Üstelik Murat Çetinkaya yönetimindeki MB beklentileri fazlasıyla aşan sert bir faiz hamlesine imza atarak piyasaları şaşırtmayı başardı!
Dün toplanan Para Politikası Kurulu, politika faizini 125 baz puan artırdı.
Ve neticede bir hafta vadeli repo ihale faiz oranı yüzde 16,50’den yüzde 17,75’e yükseltilmiş oldu.
Yani piyasa faizlerini nihayet yakalayan seviyeleri gördü MB’nin oranları!
Oysa en uç beklenti bile 50-100 baz puanı aşmıyordu.
Ortalama 50 baz puan civarı bir artış beklentisi ağır basmaktaydı.
Dolayısıyla Merkez’in hayli cesur bir adımı olarak yorumlanabilir son faiz kararı!
Özellikle de 23 Mayıs’ta 300 baz puanlık faiz artışını göz önünde bulundurduğumuzda…
Ve de ekonomi yönetiminin son zamanlara kadar faiz artışlarına sıcak bakmadığı dikkate alındığında…
Kısa sürede gelen yeni artışla toplamda 425 baz puan artan faiz oranları çok cesur bir stratejiye işaret ediyor.
Diğer destekleyici adımları da tabloya eklediğimizde Çetinkaya ve ekibinin tam anlamıyla sahaya çıktığı söylenebilir artık!
Peki beklentileri zorlayan son adımın nedeni ne?
MB’nin dünkü açıklama metnine baktığımızda nedenlerin izlerini görebiliyoruz.
“ Fiyat artışlarının alt kalemler bazında genele yayılan bir nitelik gösterdiği dikkat çekmektedir. Talep koşullarındaki ılımlı görünüme rağmen enflasyon ve enflasyon beklentilerinin bulunduğu yüksek seviyeler fiyatlama davranışları üzerinde risk oluşturmaya devam etmektedir”.
Yani enflasyon düşme havasında değil!
Üstelik beklentiler de sarmal halinde fiyat artışlarını tetikliyor.
Peki bu durumda ne yapmalı?
“Kurul, fiyat istikrarını desteklemek amacıyla parasal sıkılaştırmanın güçlendirilmesine karar vermiştir. Enflasyon görünümünde belirgin bir iyileşme sağlanana kadar para politikasındaki sıkı duruş kararlılıkla sürdürülecektir”.
Özetle Merkez diyor ki;
“Güçlü faiz artışı şart. Biz de bunu yapıyoruz. Gerektikçe de yapmaya devam edeceğiz”.
Para otoritesi anlamında nihayet kararlı ve güçlü bir duruş var karşımızda!
Atılan somut adımlar da bunu teyit ediyor.
Peki bu özlenen manzaranın gerçekleşmesi nasıl bir sonuç verdi?
MB’nin bilek güreşi yaptığı dolara baktığımızda pek de tatminkar bir sonuç göremiyoruz!
Beklentileri aşan faiz artışı ilk anda 12 kuruş civarında bir fren yaptırdı dolara.
Ancak bankalar arası piyasada 4,45 TL’ye kadar gerileyen dolar satış kuru bu seviyenin altına inemedi.
Hatta 4 kuruş da yukarı hareket etti.
Sınırlı etki ve dış riskler
Sözün özü; çok cılız bir faiz kararıymışçasına bir hareket gözlemledik piyasalarda!
Tabii ki; hareketin sınırlı kalmasında faiz artış beklentisinin önceden gelen sinyallerle kısmen satın alınmış olmasının etkisi var.
Bu etki de 8 – 10 kuruş civarında bir değere denk gelmekte.
Neticede 125 baz puan yaklaşık 20 kuruşluk işlev gördü diyebiliriz!
Ve 4,92 liralık rekor dikkate alındığında toplamdaki 425 baz puan 43 kuruşluk bir etki yapmış görünüyor.
Sadeleşme ve diğer adımların payını da unutmamalı elbette.
Kısacası geç kalınmışlığın faturasını açık biçimde yansıtıyor bu tablo!
Bu arada haftaya Amerikan Merkez Bankası’nın ve Avrupa Merkez Bankası’nın toplantıları var.
ABD tarafında faiz artışına kesin gözle bakılıyor.
Avrupa’da ise genişlemeci sinyaller gelebilir.
Dolayısıyla TL üzerindeki dış baskı da net biçimde karşımızda duruyor!