Gelenek bozulmadı.
1 Mayıs’ta yine meydanlarda kutlamalar yapıldı.
Taksim’e yine geçit verilmedi.
Ve ne yazık ki trafik terörü kutlamaya giden işçileri hedef aldı.
Yani bayram adı altında geçen bir gün geride kaldı.
Peki çalışma dünyasının sorunları ne oldu?
Yerli yerinde duruyor.
Haliyle gerçek bayramlar için devletiyle işvereniyle işçisiyle herkesin daha çok çalışması lazım.
Bahsettiğimiz çalışma, çalışma hayatını bayrama çevirebilecek zemini yaratma çalışması!
Peki neler yapılmalı?
Mevcut tabloyu çizdiğimizde yapılması gerekenler kendiliğinden ortaya çıkıyor.
Öncelikle sendikalaşma ve sendikal faaliyetler zayıf.
Kanunların verdiği hakları kullanabilmek de herkesin harcı değil.
Dünkü maden kazasındaki can kaybının da gösterdiği üzere iş sağlığı ve güvenliği sınırlı sayıda kurum ve firmada hakkıyla uygulanmakta!
İstihdam piyasasının verileri dikkat çekici bir tabloyu ortaya koymakta.
İşgücüne katılım yüzde 52,2 gibi düşük bir seviyede.
İstihdam oranı yüzde 44,5 düzeyinde.
Kadın istihdamı yüzde 30’un altında!
Kayıt dışı istihdam yüzde 33 civarında.
Sosyal güvenlikten yoksunluk dikkat çekici.
Bir de göze çok çarpmasa da çocuk işçi sorunumuz var.
Stopajla anında kesilen gelir vergisinin yüksekliği ise çalışma hayatının bir diğer meselesi konumunda.
Açlık sınırının altında kalan asgari ücretten bile yüzde 15’lik kesinti var.
Eşit işin eşit ücretle her zaman buluşmadığı Türkiye’de devletin çalışanların sırtından geçinmesi bir başka adaletsizlik unsuru!
Bu arada kıdem tazminatını alamayanların da mevcut olduğu unutulmamalı.
İşverenin de elbette ki çalışma hayatına dönük sorunları var.
Çalışan verimliliği ve kalifiye eleman sorunu Türkiye’nin üzerinde önemle durulması gereken konuları arasında yer alıyor.
Neticede büyüyen ve rekabet gücü yüksek bir ekonomi isteniyorsa devlet, işveren ve sendikalar el ele verip bu tabloyu değiştirmek zorunda.
Yoksa ülke kaybeder.
Bu festival kaçmaz
Bir Türkiye markası olan Science Expo yine sahnede.
Yüzbinleri bilim ve teknolojiyle buluşturan etkinlik dün start aldı.
Türkiye’ye emal olan bu bilim festivalinin dünyaya geliş öyküsü ise hayli ilginç!
Yine bir Türkiye markası haline gelen Bursa Bilim ve Teknoloji Merkezi proje aşamasındayken Bursa Bilim Festivali 8 yıl önce Polonya Varşova’da düzenlenen Science Piknic’ten esinlenildi.
Bu etkinliği Bursa’da gerçekleştirmek üzere ‘Bilimi sokağa indirmek’ temasıyla ve küçük birkaç düzenek standıyla yola çıkıldı.
Ve 8 yılda dünyanın sayılı Türkiye’nin en büyük bilim festivali haline geldi Science Expo!
Çünkü Bilim Festivali artık yüz binlerle ifade edilen atölye çalışmaları, para ödülü proje yarışmaları, uluslararası katılımlar ve ikiyüz bine ulaşan bilimseverin ziyaret ettiği dünya çapında ses getiren bilimsel bir Bursa markası konumunda.
5 Mayıs’a kadar sürecek olan 8. Turkish Airlines Science Expo, Türkiye Teknoloji Takımı Vakfı, TÜBİTAK, TÜRKSAT ve ROKETSAN gibi devlerin desteğini almış durumda.
Nitelikli iş gücü ve milli teknoloji vurgusu öne çıkan festivalin bu yılki ana teması ise ‘Dijital Türkiye’.
Kısacası bilim ve teknoloji meraklılarının kaçırmaması gereken bir etkinlik var Bursa’da.
Katma değer üretme iddiasındaki projeler için de iş dünyasının Science Expo’dan yararlanmasında fayda var!