2018 ekonomide çok farklı mevsimlerin yaşandığı bir yıl olarak tarih sayfalarında yer almaya hazırlanıyor.
Kamu destekleri ve baz etkisinin de yardımıyla ilk çeyrekte yüzde 7,4 gibi parmak ısırtan büyüme rakamına ulaşmıştık.
İkinci çeyrekte ise hızımızı kesen iç ve dış etkilerin boy göstermeye başlamasına rağmen
yüzde 4 – 5 aralığında bir büyümeye işaret eden öncü veriler geldi.
Kısacası küresel ticaret savaşlarının tetiklendiği bir dönem olan 2018’in ilk yarısının büyük bölümü pozitif bir karneye sahip!
Ancak piyasa ataklarının yoğunlaştığı haziranla birlikte yükselen döviz ve zıplayan faiz oranları yumuşak iniş beklentisini rafa kaldıracak boyutlara ulaştı!
Dolayısıyla yılın üçüncü çeyreğine ait ilk veriler sert bir yavaşlamayı karşımıza çıkarmaya başladı.
Örneğin dün TÜİK’in açıkladığı temmuz ayı dış ticaret verileri ithalat bazlı açık azalmasına işaret ediyor.
2017’nin aynı ayına göre yüzde 11,6 artan ihracat 14 milyar 77 milyon dolara çıkarken…
İthalatta yüzde 6,7’lik azalmayla 20 milyar 59 milyon dolara inmiş vaziyette.
Sonuçsa temmuzda dış ticaret açığının yüzde 32,6 azalışa 5 milyar 982 milyon dolara gerilemesini sağladı!
Bu gelişmenin madalyonun iki ayrı yüzü sayılabilecek yansımaları söz konusu.
İyi tarafından baktığımızda “başa bela olan cari açıkta nihayet keskin bir düşüş başladı” diyebiliyoruz.
Yani birkaç ay içerisinde yumuşak karnımız olan cari açığı daha az dert eder hale gelme ihtimalimiz hayli yüksek demektir.
Ancak yılın ilk yarısındaki enerji ve altın kaynaklı yüksek ithalat sonucu dış açık Ocak-Temmuz döneminde yüzde 17,4 artışla 46,75 milyar dolara ulaşmış vaziyette.
Dolayısıyla tatminkar açık seviyelerin ancak yılın son günlerinde görmemiz mümkün görünüyor!
Madalyonun öteki yüzündeyse ekonomik büyümeye dair negatif bir manzara var.
Çünkü dış ticaret açığında üst üste ikinci kez daralma kaydedilmesi…
İkinci yarıyıla ekonomide yavaşlamayla başladığımızı da net biçimde ortaya koydu.
Ağustostaki gelişmelere bakarsak üçüncü çeyrekte çok daha sert bir yavaşlama kaydedileceğini söylemek zor değil!
Tedbir ihtiyacı artacak
Dolayısıyla yılın ikinci altı aylık dönemimde zayıflayan iş hacimleri ve istihdam sorunlarıyla yüzleşme ihtimalimiz artmakta.
Yani tedbirlerin şimdiden düşünülmesi şart.
İç pazardaki sert daralmayı dengelemenin yoluysa ihracattan geçiyor.
Yüzde 10’lar civarında seyreden ihracat artışı yeterli bir dengeleme hızına işaret etmiyor!
İhracatçımızın mevcut maliyet tablosu ve zorlu dış pazar koşullarında daha iyisini yapması ise pek kolay değil.
Ama zoru başarmayı seven dış ticaret ailesi daha iyisine imza atacaktır.
30 Ağustos’un önemi
Dünyaya gümrük duvarlarıyla saldıran Trump yönetimi ile ilişkilerimizse bu anlamda soru işaretleri barındırmakta.
Çünkü en büyüğü olmasa da sayılı ticari partnerlerimizden biri Amerika!
İhracat cephesinde ABD 850 milyon dolarla üçüncü büyük pazarımız özelliğini taşımış geçen ay!
İthalatta ise Amerika’nın 1,12 milyar dolarla dördüncü sırada yer aldığını görüyoruz.
Yani ABD ile ticaretimizde 270 milyon dolar açık vermişiz temmuzda.
Gerilen ilişkiler onların aleyhine bir dış ticaret tablosuna dönüşebilir!
Ama bu gerilim tablosunun şu an dolaylı da olsa bize yansıması daha yüklü bir ekonomik fatura anlamı taşımakta.
Yine de saldırılara karşı Türkiye daima gereken cevabı vermelidir.
Tüm Türkiye’nin 30 Ağustos Zafer Bayramı mutlu olsun.