Feridun Eyüpoğlu
Feridun Eyüpoğlu
E-Posta: [email protected] YAZARIN TÜM YAZILARI

Bursa’nın meyveleri

Türkiye’nin dış ticaretinde keskin bir dönüş var.

Yükselen ihracata karşın hızla gerileyen ithalat faturası dış ticaret açığını da küçültmekle kalmıyor.

Dış fazla veren bir ülke haline haline getiriyor Türkiye’yi!

Yani ülkenin döviz geliri giderine yetip artmakta.

Pek de alışık olmadığımız bu manzara kasımda 986 milyon dolarlık cari fazlayla yeniden teyit edildi.

Üst üste 4 aydır cari fazla veren bir dış ödemeler dengesine sahip Türkiye.

Yıllık bazda ise son 20 ayın en düşük seviyesi olan 33,9 milyar dolara gerileyen bir açık rakamına inilmiş durumda.

Ancak, madalyonun öbür yüzünde ithalatı küçülten ekonomik durgunlukla karşılaşıyoruz.

Yani cari fazla verilmesinin altındaki temel neden ekonominin yavaşlayarak küçülmeye doğru gitmesi!

Oysa yüzde 4’ten az olmayan büyüme hızlarında da cari fazla verebilmek aslolan!

Başarı içinse temel şartlar arasında enerjideki dışa bağımlılığın minimze edilmesi.

Ve ticaret fazlası veren sektörlerimizin öne çıkarılması başta gelmekte.

Elbette yüksek teknoloji yoğunluklu ürün ihracatını artırmak da hayati önemde.

Ama ülkenin halihazırda dış fazla veren sektörlerini gözardı etmek gibi bir lüksümüz yok!

Yani yerli girdisi ve ihracat düzeyi yüksek olan tekstil, tarım ve madencilik gibi sektörlere daha fazla sahip çıkmak şart.

Özellikle de kendi toprağımızın sunduğu değerleri yükseltmeliyiz.

Örneğin Bursa’nın marka değeri haline gelen meyve ve sebzeleri döviz de kazandırıyor.

Daha fazla kazandırmaları mümkün mü peki?  

Uludağ Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkan Yardımcısı Senih Yazgan’la meyve sebze ihracatımızı konuştuk.

Özellikle de Bursa’nın performans ve potansiyelini!

Yazgan, 2018’in beklentilerden daha zor ve karmaşık bir yıl olarak gerideki kalmasına rağmen ihracatta hedeflerin aşıldığını vurguladı.

“Zorlu koşullara göre hayli başarılı sayabiliriz 2018’i. Biz birlik olarak 120 milyon dolarlık hedefimizi aşıp 131 milyon dolarlık ihracata ulaştık”.

Peki 2019’a miras kalan zorluklar neydi?

“AB kapılarındaki anormal analiz baskısı, Rusya’daki denetimlerin aşırıya kaçması, kalıntı sınırlamalarındaki aşırılıklar, kur istikrarsızlıkları, artan maliyetler ve küresel ticaret savaşları öne çıkıyor.

Artan lojistik sıkıntılar, karton kutu yani ambalaj kıtlığı ve iklim değişikliğinin yarattığı riskler de gündemimizde yer alamaya devam ediyor.”.

 

Pazarlar nasıl genişleyecek?

 

Senih Yazgan’a göre kalıntı kriterlerine uygun ve daha yenilikçi bir üretim anlayışı yanında ihracatta da daha rekabetçi olduğumuzda hem zorluklar aşılacak hem de gelirler artacak.

İhracatçının hedef pazarlara daha kolay girmesi içinse devletin sertifikasyon ve lojistik destekleyici mekanizmaları da önem taşıyor!

“Daha fazla pazara ulaşmamız şart. Kuzey Avrupa bu anlamda bir fırsat sunabilir.

Ayrıca Uzakdoğu pazarı olmazsa olmaz konumda. Hem talep hem fiyat potansiyeli çok yüksek çünkü.

Hong Kong üzerinden siyah incirle başlayan denemlerimiz hayli olumlu sonuç verdi.

Devletin kolaylaştırıcı adımları ise bu pazarlar için büyük önem taşıyor.

Peki ya diğer büyük pazarlar?

Kanada’ya armut sattık. Gayet yüksek bir beğeni ile ürünlerimiz karşılandı.

Yani artık Kanada’nın marketlere Bursa armudu var.

Ama komşusu ABD’ye politik engeller nedeniyle ürün satmakta zorlanıyoruz”.

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X