Dünayada katma değerin en önemli yansıması…
Marka değerindeki yükselişle karşımıza çıkıyor artık.
Yüksek karlılığın altındaki temel motivasyon da…
Yüksek katma değerin markalaşmayla buluşmasıyla ortaya çıkar.
Yani küçükten büyüğe tüm firmaların asıl ev ödevi markalaşma yatırımlarına hız vermektir! Yoksa bırakın küresel rekabette ayakta kalmayı…
İç pazarda bile dişe dokunur kar yazmanın zor olduğu dönemlerin kapıda olduğunu unutmayalım!
Çünkü dünyadaki etkin ve başarılı şirketlerin varlık yapısına bakıldığında…
Şirket değerlerinin yüzde 57’sini fiziki olmayan yani marka, katma değer ve finansal varlıklar
ın oluşturduğu görülür.
Elle tutulur fiziki varlık oranı ise yüzde 43 seviyesinde.
Dünyanın bir numaralı ekonomisi ABD’de ise…
Bu oranlar yüzde 73’e yüzde 27 düzeyinde bulunduğuna dikkat çekmekte fayda var!
Peki ya Türkiye?
Ülkemizde şirket varlıklarının yüzde 32’si ancak markalaşma ve benzeri fiziki olamayn değere sahip.
İşte… ‘Niye orta gelir tuzağından çıkamıyoruz’…
Ve ‘İhracatımız ve milli gelirimiz niye yerinde sayıyor’ gibi soruların yanıtı bu oranlarda kendini gösteriyor.
Yani sattıklarımızın para etmemesinin nedeni düşük marka değerlerine sahip olmamız.
Üstelik Türkiye’nin bir başka derdi daha var!
Marka yatırımı yapmış olan şirketlerin ağırlığı hizmetler sektöründe kendini gösteriyor.
Dünyanın en etkin marka derecelendirme kuruluşu Brand Finance’ın 2015 için belirlediği…
Türkiye’nin en
değerli 100 markasının…
Toplam değerinin yüzde 69’nu
hizmetlerin, yüzde 31’ni ürünlerin oluşturması bu tablonun rakamsal boyutu!
Oysa küresel değerde 100 markanın toplam
değerinin yüzde 71 ürünleri, yüzde 29’u ise hizmetleri temsil etmekte.
Hizmet
sektöründe faaliyetlerin neredeyse tamamının Türkiye’de gerçekleşmesi de ayrı bir sorun.
Mesela marka sıralamasındaki ilk 5 sektör…
Bankacılık, telekomünikasyon, dayanıklı tüketim
ve tüketici elektroniği, havayolu, gıda ve perakende olarak karşımıza çıkıyor.
Otomotiv, tekstil, enerji ve yüksek teknoloji sektörlerinden çok cılız sesler gelmekte!
Biri markalaşmaya el etmalı
Bu tablo aslında Türkiye’nin en yüksek marka değerine sahip firma listesinin…
İlk 20 sırasında niye Bursa’yı temsil eden bir markanın olmadığını da kısmen açıklıyor.
Hatta niye ilk 50 arasında sadece Karsan‘ın kendine yer bulabildiğinin açıklaması da…
Türkiye’de sektörel tercihlerin ve marka yatırımlarının ana adresinin…
Başta bankacılık, GSM işletmeciliği, ulaşım, akaryakıt ve market zincirleri olmak üzere…
Hizmet sektörü ağırlıklı olmasıyla netlik kazanıyor.
Yani dünyanın tam tersi Türkiye’de ürüne değil hizmete marka yatırımı yapılması üretim kenti olan Bursa’yı olumsuz etkiliyor!
Bankacılıkta olduğu gibi ağırlıklı sektörlerin İstanbul merkezli olması da doğal bir handikap…
Finansal zayıflıklar ve marka değerine yatırım yapma geleneğinin oluşmamasıysa… Bursa’nın elbirliğiyle aşması gereken bir zorunluluk!
Sözün özü; artık BTSO ve SİAD’ların bu cepheye daha fazla kafa yorması şart.