Altı liraya alışacak mıyız?
Yoksa düşecek mi dolar kuru?
Peki ya yeni rekorlara imza atarsa!
Kurban Bayramı boyunca en sık karşılaştığımız sorular özetle bunlardı.
Dolar kuru ile ekonomik gidişatı ölçmeye çalışan bir mentalite oluşmuş vaziyette.
Oysa ki ekonominin tek gerçeği elbette ki döviz kurları değil.
Ama dolarize bir toplum olma yolunda son yıllarda “başarılı adamlar” attığımız için!
Ne yazık ki; dolar bağımlılığının sancılarını yaşamak zorunda kalıyoruz.
İthalat bağımlılığımız bir yana.
TL kaynaklı pek çok maliyeti de dolara bağlı olarak belirleyen bir zihniyet söz konusu!
Ve ne yazık ki borçlanmada da büyük pay sahibi olan doların…
Vatandaşın en önemli yatırım aracı haline gelmesi ekonomi adına ciddi bir zaaf oluşturuyor.
Neticede ekonominin pek çok farklı parametresinin daha olumlu tablo çizmesine rağmen! Dolarda son bir aydır yaşanan kur şokları görünümün olduğundan daha kötü algılanmasına yol açmakta.
Yani liradaki değer kaybı Türkiye ekonomisinin gerçek durumunu yansıtmıyor.
Mevcut tabloda özellikle dış ilişkiler anlamındaki pürüzlerden kaynaklanan spekülatif ataklar sonucu oluşan bir köpükten söz etmek mümkün.
Sonuçta teorik olarak döviz kurlarının aşağı yönlü gitme potansiyeli net biçimde ortada!
Ancak özellikle ABD bağlamında yaşadığımız sorunlar kur düzeyinin spekülatif ataklara maruz kalmasına yol açabilecek bir havada kalmaya devam ediyor.
Çünkü sadece rahip Brunson meselesi değil bizi geren durum!
Hiçbir zaman Türkiye için müttefik ve dost gözüyle bakmayan Amerika uluslararası hukuk kurallarını hiçe sayarak ekonomik bir savaşı da başlatmış durumda.
İkili ilişkilerde İran yaptırımları ve terörle mücadele başta olmak üzere jeopolitik ve stratejik pek çok kilitlenme noktası mevcut.
Dolayısıyla kısa vadede köklü bir gevşeme beklentisi gerçekçi görünmüyor.
Ama unutmayalım ki Başkan Donald Trump daima sürprizlere açık bir isim!
Yani Trump kaynaklı Türk-Amerikan kapışmasında hem pozitif hem de negatif gelişme opsiyonu mevcut.
Küresel ticaret savaşlarında da benzer bir olasılık seti söz konusu.
Gözler eylülde
Piyasalar bayram sonrası yeni haftada dış ilişkilere odaklanırken ekonomi cephesinde de bekle gör politikasını öne çıkaran bir tablo söz konusu.
Bu hafta itibarıyla iç ve dış gündemde ciddi bir veri akışı söz konusu değil.
Beklentiler eylülün ilk haftasına kilitlenmiş durumda.
Çünkü Türkiye için en kritik verilerden olan enflasyon bu dönemde açıklanacak!
Faiz artışı için gözlerin çevrildiği Amerika için kritik veri olan istihdam rakamı da gelecek haftanın gündem maddesi durumunda.
Türkiye adına yeni OVP’nin nasıl bir tablo ortaya koyacağı da eylülün ilk haftası itibarıyla karşımıza çıkacak.
Teknik beklentiler
Kısacası 6 TL civarındaki dolar kurunun önceki haftalara nazaran daha istikrarlı bir seyir izlemesi teknik olarak öne çıkan olasılıklar arasında.
Ancak sürpriz payını yine de dikkate almak zorundayız.
Özellikle de ABD adına faiz artışı ve 6 Kasım’daki Kongre seçimleri giderek yaklaşırken piyasa oynaklığının artacağı dikkate alınmalı.
Teknik analizde bu hafta Borsa İstanbul 100 endeksinin 86 bin puanla 93 bin 500 puan arasındaki geniş bir bantta dalgalanması ihtimali mevcut.
Dolar/TL’de normal koşullarda haftalık bazda 5,77 ile 6,35 arası bir bant karşımızda durmakta.
Euro 6,82 – 7,24 TL aralığında dalgalanma potansiyeli taşıyor.
Gram altın ise 217 – 250 lira bandında hareket alanına sahip.