Olay Gazetesi Bursa

Bahar havası kalıcı mı?

Hava bildiğimiz bahar. Mart gelmeden bahar havası geldi. Üstelik sadece doğaya değil. Piyasalarda da bahar rüzgarları esiyor! Borsa son iki yılın zirvesinde dolaşırken… Döviz 2017’nin dip seviyelerini deniyor. Ve reel ekonomiye de yansımaları söz konusu bahar havasının. Mesela… Yılbaşından bu yana sadece hisse piyasasına… Bir milyar dolarlık yabancı girişi var! Bu akımın da etkisiyle inişe […]

Hava bildiğimiz bahar.

Mart gelmeden bahar havası geldi.

Üstelik sadece doğaya değil.

Piyasalarda da bahar rüzgarları esiyor!

Borsa son iki yılın zirvesinde dolaşırken…

Döviz 2017’nin dip seviyelerini deniyor.

Ve reel ekonomiye de yansımaları söz konusu bahar havasının.

Mesela…

Yılbaşından bu yana sadece hisse piyasasına…

Bir milyar dolarlık yabancı girişi var!

Bu akımın da etkisiyle inişe geçen dolardaki düşüş sayesinde

Kademeli biçimde akaryakıt fiyatlarında indirimler yapılabiliyor.

Dün benzine gelen 11 kuruşluk ucuzlama…

Enflasyon baskısını hafifletmeden etkili olması yanında…

İşlerin canlanması adına sembolik de olsa öneme sahip!

İstihdam seferberliğinin ilk rakamları da pozitif bir görünümde!

Şubatın ilk 20 gününde 103 binlik istihdam artışı olduğu açıklandı.

Sektörel güven endeksleri de kıpırdanma işaretlerini taşımakta.

Peki bu bahar havası kalıcı mı?

Yani bardak dolmaya devam edecek mi?

Yoksa yeniden boşalmaya mı başlayacak?

Öncelikle, alınan ekonomik önlemlerin

Kademeli etkilerini bilançonun pozitif hanesine yazmalı!

Çünkü…

Vergi indirimleri, istihdam teşvikleri, kredi fırsatları vb…

Ekonomik canlanmayı forse etme potansiyeli taşıyor.

Ama kapsam ve süreler nedeniyle…

Destek paketlerinin etki katsayısı sınırlı kalabilir!

Ayrıca özellikle yatırım bazlı teşviklerin…

Zamana ihtiyaç gösterdiği aşikar.

 

Doların kaderi

 

Bütün ekonomik hengamenin odağındaysa…

Dolar ve faiz ikilisi net biçimde kendini göstermekte.

Dolayısıyla bu ikilide öncelikle istikrar önemli!

Ve daha düşük kur ve faiz seviyelerine ihtiyaç olduğu da aşikar.

Bu anlamda küresel belirsizliklerin henüz tam olarak aşılmadığı dikkate alınırsa…

Döviz ve faizde istikrarın sağlanması adına biraz daha sabırlı olmak gerektiği ortaya çıkar!

Keza özellikle dolarda kalıcı bir düşüş için de zamana ihtiyaç var.

Çünkü…

Öncelikle ABD Merkez Bankası Fed‘in ilk faiz artışını görmemiz lazım!

Son toplantı tutanakları mart seçeneğini azalttığı için…

Dolar 3,55 lira gibi bir seviyeye gelebildi.

Mayıs toplantısı da pas geçilirse…

Dolardaki baskı hafifleyecektir.

Haziranda ilk faiz artışının gerçekleşmesi kuvvetle muhtemel.

O zaman kur cephesinde hareketlilik artacaktır!

Ancak önemli ölçüde satın alınan bir olasılık bu.

Dolayısıyla etki katsayısı nispeten daha zayıf olur.

Donald Trump’ın olası sürprizlerini de unutmamakta fayda var bu arada!

Trump belirsizliği de piyasalardaki risk iştahını etkileyen bir kavram çünkü.

 

Kur beklentileri

 

Elbette Murat Çetinkaya yönetimindeki TCMB’nin de…

Sıkı para politikasını bir süre daha devam ettirmesi…

Kur istikrarı ve düşüşü açısından temel gerekler arasında yer alıyor.

Ancak, bu durumda hem üretici hem de tüketici adına önem taşıyan düşük faizi beklemek zorlaşıyor.

Kısacası Amerika’da taşlar yerine oturmadan düşük dolar kurunu…

Ve buna bağlı olarak da iç piyasada düşük faizleri görmemiz zor!

İçte de referandum belirsizliğinin ortadan kalkması…

TL’nin güçlenmesine katkı sunabilir.

Peki iniş sürerse doları nerelerde görebiliriz?

3,55’e inen kur önce 3,52 lirayı…

Ardından da 3,50 seviyesini deneyecektir!

Amerika’dan iyi haberlerin devamı

Ve siyasetteki tansiyonun düşmesi 3,40 TL’ye kadar doları baskılayabilir.

Ancak, dalgalanmalara müsait bir küresel gündem olduğunu da unutmayalım!

Yani doları 3,80’de görürsek de şaşırmayalım.