İhracattan nihayet toparlanma sinyali geldi.
TÜİK verilerine göre…
Ekimde ihracatımız 2014’ün aynı dönemine göre yüzde 3,1 artarak 13,3 milyar dolara çıkmış.
Geçen aralıktan bu yana ilk kez bir artışla karşılaşmamız moral verici!
Aylık dış ticaret açığımızsa yüzde 42’yi aşan oranda geriledi.
Dış ticaret kaynaklı döviz açığımızdaki bu keskin düşüş de sevindirici elbet.
Ancak unutmayalım ki dış açığı aşağıya çeken ana unsur…
İthalattaki yüksek oranlı gerileme!
Yüzde 12 oranında azalan ekimdeki ithalatımız 16,9 milyar dolara inmiş vaziyette.
Böylece aylık açık 3,6 milyar dolara inerken…
Son bir yılın açık tutarı 69,6 milyar dolara geriledi.
Ülke olarak üzerimizdeki döviz baskısını azaltan bu süreç…
Ne yazık ki; sistematik adımların yarattığı kalıcı bir ithalat azalmasını içermediği gibi…
İhracatın da gereken hıza ulaşması anlamında yeterince umut taşımadığını görüyoruz!
Çünkü…
İthalat tarafında ana destek bizim dışımızdan geliyor.
Ham petroldeki düşüş sayesinde enerji ithalatı ekimde 1,5 milyar dolar azaldı.
Aylık ithalatı 8 puan aşağıya çeken bir durum bu!
Petroldeki ucuzluğun dibe yakın seviyelerde olduğu düşünülürse…
2016’da enerji faturasını daha aşağıya çekmenin zorlaşacağı aşikar.
İthalatı inişe zorlayan bir başka unursa altın.
Altında, ihracat artarken ithalat azalmasıysa…
Dış ticaret açığını daraltan önemli bir unsur oldu.
Hem altın hem de petrolde fiyat trendleri de…
Arz talep dengesi de bizim kontrolümüzün çok ötesinde!
Yani dış açığı azaltıcı etkileri… Rahatlıkla tam tersine dönebilir.
Ancak, bu iki kalem dışında da ithalatımız geriliyor.
Enerji ve altın hariç son bir yıllık dış ticaret açığı 35,1 milyar dolara inmiş durumda.
Peki kalıcı ve yapısal bir dönüşüm var bu cephede?
Hayır yok!
Mesela demir-çelik ithalatındaki yüzde 34,7’lik sert iniş…
Sanayi üretimindeki daralmanın habercisi!
Çünkü azalan ithalat yerli kaynaklarla karşılanmış değil.
Yani ekonomideki zayıflık nedeniyle ithalatımız azalıyor.
Dolayısıyla canlanma başladığında…
İthalat dış açık üzerinde yükseltici baskı yaratmaya başlayacak!
Keza ihracatta sanayi kalemlerinde otomotiv dışında umut veren bir sektör dikkat çekmiyor.
Avrupa Birliği dışında da parlayan bir pazarımız olmadığı gibi…
Çevremizdeki pazarları kaybetmeye devam ediyoruz.
Rus etkisine dikkat
Kendi ekonomisindeki sorunlar nedeniyle alımları azaltan Rusya…
Artık bir de resmen bize ambargo uygulamaya başlıyor!
Ekimde yüzde 29 azalan Rusya’ya ihracatımız ilk 10 ayda yüzde 40 çakılmış durumda.
Yani Rusya’ya satışlardaki azalma tam da hız kesmeye başlamışken…
Bu kez uçak krizi ticari ilişkilerimize darbe vurdu.
Dolayısıyla 2016’da ihracat kaynaklı bir büyüme umudunu zikretmenin zorlaştığını görüyoruz!
Rusya krizinin ihracatın ikinci büyük kenti olan Bursa’ya etkisi de dikkate alınmalı.
Zira, otomotiv ve tekstille beraber sebze meyve ihracatında da dikkate değer paya sahip Bursa!
Resmi rakamlara Bursa adına yansımayan bavul ticaretinde de pay sahibi bir kentten de söz ediyoruz.
Dolayısıyla Rusya krizinin derinleşmesi halinde oluşabilecek yeni kayıplara karşı…
Şimdiden alternatiflerin geliştirilmesi şart!