Olay Gazetesi Bursa

Ayağını yorganına göre uzatma planı

Ekonomik hayatta önünü görebilmek en önemli faktördür. Öngörü yapabilmek içinse çeşitli verilere ihtiyaç var. En azından baş aktör olan devletin hedeflerini bilmek gerek. Devletin ana hedeflerini içeren en temel belge ise kalkınma planlarıdır. Şimdiye kadar on plan dönemi geride kaldı.  Sıra onbirinciye geldi. Bir zamanlar Devlet Planlama Teşkilatı’nın planlarına uyulduğu günleri hatırlıyoruz. Hedeflerin belli oranda tuttuğu plan dönemlerini […]

Ekonomik hayatta önünü görebilmek en önemli faktördür.

Öngörü yapabilmek içinse çeşitli verilere ihtiyaç var.

En azından baş aktör olan devletin hedeflerini bilmek gerek.

Devletin ana hedeflerini içeren en temel belge ise kalkınma planlarıdır.

Şimdiye kadar on plan dönemi geride kaldı.

 Sıra onbirinciye geldi.

Bir zamanlar Devlet Planlama Teşkilatı’nın planlarına uyulduğu günleri hatırlıyoruz.

Hedeflerin belli oranda tuttuğu plan dönemlerini yaşadık.

Ama evdeki hesabın çarşıya uymadığı zamanlar da az değildi!

Bu arada küresel etkilerin yoğunlaştığı son yıllarda yapılan orta vadeli ekonomik programların sıkça revize edildiği de unutulmamalı.

Dolayısıyla yeni kalkınma planına temkinli bir gözle yaklaşmakta fayda var.

Meclis Genel Kurulu’nda geçtiğimiz günlerde kabul edilen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ilk kalkınma planı katılımcı yönüyle dikkat çekiyor.

2019-2023 dönemini kapsayan 209 sayfalık Onbirinci Kalkınma Planı, sadece bakanlıklar ve kamu kurumlarının katılımıyla değil meslek örgütleriyle STK’ların da etkin desteğiyle oluşturulmuş!

Vatandaşın görüşüne internet anketiyle başvurulması ise katılımcılık anlamında sembolik de olsa demokratik bir zemin oluşturmuş.

Planın ruhunda ihracata dayalı istikrarlı büyüme modeli yine öne çıkmakta.

Ancak bu söylem uzun yıllardır hep tekrarlanır.

Yani ‘ihracatla büyüyoruz’ denir.

Ama hem geçen yıl hem de bu yıl iç piyasanın ne kadar önemli olduğunu da yaşadığımız durgunluk gösterdi!

İhracatla büyümenin çok ciddi yapısal dönüşümler gerektirdiği aşikar.

Rekabetçi üretim ve verimlilik tabanlı bir modeli kurgulama isteği yeni planda da kendini gösteriyor aslında.

Kavramsal olarak dijital dönüşüm, Ar-Ge, insan kalitesi ve kritik teknolojiler gibi başlıklar bu anlamda bir yol gösteriyor.

Ama sadece anayolu!

Detaylar ve uygulama önemli elbette ki.

Sektörel bazda savunma sanayi, tarım ve turizm özel bir ilgi görüyor 11. planda.

Peki ekonomi yönetiminin yeni yol haritası rakamsal bazda nasıl bir manzara çiziyor?

 

Orta gelir tuzağının göbeğinde!

 

2019-2023 dönemindeki büyüme hedefi ortalama yüzde 4,3 olarak görünüyor.

Oysa çeşitli sıkıntıların yaşandığı 2014 – 2018 yani bir önceki 5 yıllık kalkınma dönemindeki büyüme ortalaması yüzde 4,9 seviyesindeydi.

Yani hız kaybı söz konusu.

Ve bu yıldan itibaren 5 yıl boyunca yıllık ortalama milli gelir artışı yüzde 0,86 olarak öngörülüyor!

2023’te ulaşılması hedeflenen milli gelir düzeyi ise bir trilyon 80 milyar dolar.

Yani ilk kez trilyon dolar barajı aşılmış olacak Türkiye adına.

Kişi başı gelir ise 12 bin 484 dolara yükselecek 5 yıllık sürenin sonunda.

Meşhur orta gelir tuzağına saplanmış bir ekonomik veri ile karşı karşıyayız!

Neyse ki satınalma gücü paritesi 37 bin 423 dolarlık kişi başı gelirle imdada yetişmekte.

Artık hangisi işinize gelirse.

Zenginleştirmeyen ekonomik büyümenin 2023’e kadar işsizlik oranda yaratacağı etki ise sadece 1,1 puanlık bir iyileşmeyi öngörmekte.

Yüzde 9,9’luk işsizlik beklentisi düşündürücü!

İhracatta da 226,6 milyar dolarlık öngörüyle meşhur 500 milyar dolarlık hedefin yarısına bile ulaşamayacağımızı söylüyor kalkınma planı.

Sözün özü; son yıllardaki iç ve dış gelişmeler ekonomimizi hayli hırpaladığı gibi önümüzdeki birkaç yılı da alıp götürmeye aday!

Vatandaşın ayağını yorganına göre uzatması gereken uzun bir dönem var karşımızda.