Olay Gazetesi Bursa

Ar-Ge’ye giden para arttı ama…

Türkiye’nin petrolü de doğalgazı da yok. Doğal kaynakların fazlaca para etmediği bir ülkeyiz. Ekonominin büyümesi üretim ve ihracat gücümüze bağlı. Ancak küresel rekabetin aşırı keskinleştiği günümüzde başarılı olmak da bir o kadar zorlaşmış vaziyette. Yüksek katma değerli ve yenilikçi ürünleri sahaya süremediğinizde iç pazarınızı bile yabancıya kaptırabilirsiniz! Neticede küresel rekabette öne çıkmak için Ar-Ge çalışmalarında başarılı olmak öncelikli şart konumunda. Peki […]

Türkiye’nin petrolü de doğalgazı da yok.

Doğal kaynakların fazlaca para etmediği bir ülkeyiz.

Ekonominin büyümesi üretim ve ihracat gücümüze bağlı.

Ancak küresel rekabetin aşırı keskinleştiği günümüzde başarılı olmak da bir o kadar zorlaşmış vaziyette.

Yüksek katma değerli ve yenilikçi ürünleri sahaya süremediğinizde iç pazarınızı bile yabancıya kaptırabilirsiniz!

Neticede küresel rekabette öne çıkmak için Ar-Ge çalışmalarında başarılı olmak öncelikli şart konumunda.

Peki Türkiye’nin bu alandaki karnesi nasıl?

TÜİK’in Araştırma-Geliştirme Faaliyetleri raporu 2018 yılının Ar-Ge karnesini tüm detaylarıyla ortaya koydu.

2018’de bir önceki yıla göre 8 milyar 678 milyon TL artan Ar-Ge harcamaları 38 milyar 534 milyon TL’ye yükselmiş vaziyette.

Ülkeler performansları karşılaştırılırken kriter alınan milli gelir içindeki pay ise 0,05 puanlık artışla yüzde 1,03’e çıkmış durumda.

Peki bu ilerleme yeterli mi?

Öncelikle son 10 yılda ciddi bir yol kat edildiğinin altını çizmek şart.

2009 yılında yüzde 0,81 düzeyinde olan Ar-Ge harcamalarının milli gelir içindeki payının istikrarlı bir yükselişle yüzde 1,03’e çıkması bir umut ışığı niteliğinde!

Özellikle 2013 sonrası ekonomide yaşanan çeşitli türbülanslara rağmen araştırmaya artan oranlarda para yatırabilmemiz doğru yolu gördüğümüzün işareti çünkü.

Nihayetinde ilk kez yüzde 1’in üzerini görmüş durumdayız.

Ancak, küresel Ar-Ge liginde alacağımız daha çok yol var.

Çünkü son verilere göre Ar-Ge/GSYİH oranında 16. sıradayız!

Dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına girmeyi hedefliyorsak yüzde 2’ye çıkabilmemiz gerekiyor.

Tabii ki rakiplerimizin de yerinde sayması şartıyla bu oranın Türkiye’ye yeterli olması söz konusu.

2023 yılı için çizilen hedefler arasında Ar-Ge payının yüzde 1,8’e çıkarılması yer almakta!

Ancak geçmiş dönem trendlerinin ortaya koyduğu hız, yüzde 1,5 seviyesinin bile zor olduğunu göstermekte.

 

Markalaşma ve satış gelişmeli

 

Diğer yandan bir nitelik meselesi var aşmamız gereken.

Çünkü sadece araştırma geliştirmeye para harcamakla yüksek katma değerli, yenilikçi ve rekabetçi bir ürünü piyasaya sürme garantiniz yok!

Yani Ar-Ge’nin verimsiz olduğu zamanlar da var.

Ve sonuca varmanın zaman aldığı bir yatırım türü olduğu da unutulmamalı.

Sadece yeni bir ürün üretmekle iş bitmiyor!

Patentinin alınması ve marka yatırımına ağırlık verilmesi de şart.

Nihayetinde en değerli ürünü de üretseniz onu düyaya tanıtıp başarılı bir pazarlama stratejisi ortaya koyamazsanız harcadığınız tün para boşa gider.

Firmalarımızın başarılı Ar-Ge örneklerini sergileyebilmeleri tüm bu zincirin başarısına bağlı!

 

Bursa’nın Ar-Ge karnesi

 

Bursa’nın Türkiye Ar-Ge ligindeki yerini görmek istediğimizde ise TÜİK’in bölgesel sınıflamasına takılıp kalıyoruz!

TR 41 Bölgesi çatısı altında Eskişehir ve Bilecek’le beraber değerlendiriliyor Bursa’nın verileri.

Hak ettiğimiz halde tam olarak ayrışamasak da en azından genel bir fikir edinebiliyoruz TÜİK’in bölgesel sınıflamasına baktığımızda.

Bölgemizde 2018’de 2,13 milyar TL’lik Ar-Ge harcaması gerçekleşmiş!

Yani Türkiye’nin toplam Ar-Ge harcamasının yüzde 5,5’i bölgemize ait.

Ar-Ge personeli olarak çalışan kişi sayısı ise 17 bin 319 olarak kayıtlara geçmiş.

Demek ki ülkedeki toplam Ar-Ge personelinin yüzde 6’sı Bursa’nın içinde bulunduğu TR 41 Bölgesi’nde çalışıyor.

Sözün özü; bölgemiz paradan ziyade insan kaynağına ağırlık vermiş!