Olay Gazetesi Bursa

Ar-Ge nasıl olmalı?

Ülkenin döviz ihtiyacı nasıl azalır? Bir yolu daha az döviz harcamaktır. Ama bunun da zorunlu ithalat kalemleri… Ve yüklü döviz borçları nedeniyle bir sınırı var. Aslolan harcanandan daha fazlasını kazanabilmek! Bunun günümüzdeki yegane yoluysa… Yüksek katma değerli ürünleri dünyaya satmaktan geçiyor. Yani yüz dolara imal edip bin dolara satabileceğimiz teknolojilere ihtiyacımız var Bir başka deyişle […]

Ülkenin döviz ihtiyacı nasıl azalır?

Bir yolu daha az döviz harcamaktır.

Ama bunun da zorunlu ithalat kalemleri…

Ve yüklü döviz borçları nedeniyle bir sınırı var.

Aslolan harcanandan daha fazlasını kazanabilmek!

Bunun günümüzdeki yegane yoluysa…

Yüksek katma değerli ürünleri dünyaya satmaktan geçiyor.

Yani yüz dolara imal edip bin dolara satabileceğimiz teknolojilere ihtiyacımız var

Bir başka deyişle yükte hafif pahada ağır ürünlerde ekonominin geleceği!

Peki bu kritik eşiği nasıl aşacağız?

Sihirli sözcük Ar-Ge.

Yani araştırma ve geliştirme faaliyetleri bizi yükseklere taşıyacak! 

2002’de Ar-Ge harcamalarının milli gelire oranı yüzde 0,5 seviyesindeydi.

Bu oran artık yüzde 1’in üzerinde.

Yeterli mi? Değil!

Hem devletin hem de özel sektörün bu işe daha fazla para ayırması şart.

Ekonomi yönetiminin hedefi de…

Ülkedeki Ar-Ge harcamasını en azından milli gelirin yüzde 3’üne çıkarabilmek.

Gelişmiş ekonomiler bu oranın üstünde paralar ayırıyor araştırma geliştirme faaliyetlerine.

Hatta gelişmişlik ölçütlerinden biri olarak da anılıyor Ar-Ge harcamanız!

Bu çerçevede sanayi ve üniversite işbirliğinin de maksimize edilmesi şart elbette.

Ama işin özünde sanayicinin teşvik edilmesi yatmakta.

Özellikle 1 Mart 2016’dan itibaren çıkan yasal düzenlemeler

Ar-Ge’yi teşvik ederek çeşitli fırsatları girişimcilerin önüne çıkardı!

Nasıl mı?      

Ar-Ge merkezlerinin yatırım teşvikleriyle desteklenmesinin yanında…

Yenilik veya tasarım faaliyetini yürüten personelin ücretlerine kadar…

Geniş yelpazede devletin sunduğu ayrıcalıklardan sanayicinin yararlanması mümkün.

Tabii ki destek çıtası biraz daha yukarı çıkarılabilir.

Ama sadece devletten beklemek değil işin sırrı!

Dünyadaki örneklerde olduğu gibi özel sektörün de…

Hem kesenin ağzını açması hem de gönlünü bu işe vermesi şart!

Yani Ar-Ge, yenilikçilik ve tasarım artık bir kültür olmak zorunda.

Hatta sanayici için bir yaşam biçimi haline gelmeli bu kavramlar.

Yeni Sınai Mülkiyet Kanunu ile gelen düzenlemeleri de anmakta fayda var.

Çünkü korunmayan buluşların maliyeti ağır olur!

 

Bursa’nın yüksek teknolojisi

 

Bursa kendi yağı ile kavrulmanın başarılı örneklerini sergiliyor.

Neredeyse 50’ye dayanan Ar-Ge merkezi ile…

Bursa, sanayi başkenti ünvanını koruma yolunda ciddi adımlar atmış vaziyette.

Merkez sayının çoğalması yanında yüksek kalite standardına ulaşılması…

Ve en önemlisi dünyada kabul gören icatlara imza atacak hale gelinmesi.

Böylece o çok konuştuğumuz kilogram başına ihracat gelirini…

Zıplatacak çapta katma değerli ürünlerin dünyayı dolaşması sağlanabilir!

Önemli bir örneği yerinde inceleme fırsatını buldum.

Uzay üssünü andıran Ar-Ge merkezinde lazer çipi üretme başarısı gösteren Ermaksan

Türkiye’ye bu anlamda bir ünvan da kazandırmış durumda.

Ülkemiz dünyada bu tür çipleri üreten 4. ülke haline gelmiş vaziyette.

Yani Ermaksan kendi beyin gücünü icat çıkarmaya odaklayıp…

110 kişilik mühendis kadrosuyla bu işi başarmış görünüyor.

Çünkü sadece kendi makine endüstrimizin ihtiyacını karşılanmakla kalmayıp…

Dünyaya yüksek teknoloji ihracını gerçekleştiren bir çalışmanın örnekliği söz konusu.

“Nasıl başardınız?” sorusunun yanıtıysa çarpıcı…

“Okuyarak”!

Ermaksan Genel Müdürü Ahmet Özkayan

Sıfırdan başlayıp kılı kırk yaran bir bilimsel araştırma sürecini…

Hem yurt içinde hem de dünyada adım adım gerçekleştirdiklerini söylüyor.

Neticeyse kg başına on bin dolarla ölçülen bir ihraç değeri!