Ekonominin son yıllardaki can simidi ihracattan pek de iyi sinyaller gelmiyor.
Türkiye İhracatçılar Meclisi verileri ocak ve şubatta sert düşüşlere işaret etmekte…
‘Ocakta yüzde 9,8, şubatta ise yüzde 13 gerileme kaydedildi’ diyor TİM verileri!
Buna karşın Gümrük ve Ticaret Bakanlığı‘nın resmi rakamlarına göre…
Ocakta aylık bazdaki ihracat kaybı sadece yüzde 0,6 düzeyinde.
Peki bu fark neyin nesi?
Aradaki fark ağırlıklı olarak TİM’in gümrük kayıtlarına yansımayan altın ticaretinden kaynaklanıyor.
Zaman zaman normal bir ihracat işleminin ötesine geçen ve siyasi tartışmalara da konu olan altın ihracatı yine imdada yetişmiş görünüyor!
Ancak şubata geldiğimizde daha ilginç bir manazara karşımzıa çıkıyor.
Bakanlığın normalde ay sonunda açıkladığı önceki aya ait dış ticaret verilerini…
Bu kez daha martın başında ve resmi olmayan geçici nitreliğiyle hemen açıkladığını gördük!
Acele edilmesi teknik bir nedenden ziyade… ‘İhracatımız o kadar da kötü gitmiyor’ mesajını acilen verme ihtiyacından kaynaklanmış gibi!
Peki altın ve benzeri ihracat şubatta bizi ne oranda kurtarabilmiş?
TİM’e göre 10,495 milyar dolar olan şubattaki ihracat…
Bakanlığı’nın rakamlarında 12,241 milyar dolar olarak görünüyor.
Yani ‘altın katkı’ bir milyar 746 milyon dolar seviyesinde!
Neticede ihracattaki azalma yüzde 13 yerine, yüzde 4,36 seviyesine inmiş.
Demek ki aslında altın da kurtaramamış bizi…
Parite ve kötü hava koşullarının azizliğinden!
Elbette ‘hava kötüydü’ denip geçilecek bir konu değil ihracattaki kayıplar.
Çünkü performans kaybında kronikleşme süreci yaşanıyor artık.
Aslında 2014’ün son aylarında ihracatta başlayan ivme kaybı…
Yapısal dönüşüm ihtiyacının hayatiyetini artık net biçimde gözler önüne sermiş vaziyette!
Neden mi?
İhracat artışının yerini inişe bırakacağı önceden belliydi.
Jeopolitik riskin biri bitmeden diğeri başlıyordu.
Üstelik de çoğu hemen yanıbaşımızdaydı!
Rusya en taze ve net örneklerden biri…
Ve daha da önemlisi 2014’ün ortalarına kadar kısmen destek olan Euro/dolar paritesi… Giderek tam anlamıyla bir kösteğe dönüşmüş durumda!
Dönüşemezsek hedefler hayal olur!
Bir yandan Euro bazındaki gelirler dolara çevrildiği için istatistiki bir kayıp yaşanıyor.
Diğer yandan da dolar kaynaklı maliyet artışlarının gelir ve kar erozyonu yaratması yanında…
Fiyat verme ve talep artırma açısından da zorluklarla yüzyüzeyiz!
Dünya ticaretinin pek de gitmediğini dikkate alırsak…
2015’te ihracat hedeflerinin tutmasının pek mümkün olmadığını görüyoruz.
Oysa, katma değeri yüksek ürün yelpazemiz geniş olsaydı…
Yaşanan tüm bu olumsuz gelişmelerden daha az etkilenirdik!
Dolayısıyla, istikraralı bir ihracat artışı için… Ar-Ge, inovasyon ve markalaşma süreçlerine biran önce ağırlık vermeliyiz.
Elbette rekabetçi para politikalarının aktif desteğinin de şart olduğunu unutmadan!
Bursa ikinciliği geri aldı
Bardağın tarafında ise…
Şubatta TİM verilerine göre yüzde 6,6 ile Türkiye ortalamasının yarısı kadar düşüş gösteren… Uludağ İhracatçı Birlikleri‘nin gerçekleştirdiği ihracat var.
UİB’in yılın ilk 2 ayında elde ettiği yüzde 3,2’lik artış da…
Ülke ekonomisi adına can simidi niteliğinde.
Keza geçen yılın şubatına oranla yüzde 9,2’lik kayba rağmen!
Ocak 2015’e göre ihracatını yaklaşık 70 milyon dolar artıran… Yani yüzde 7,7’lik yükselişe imza atan Bursa’nın ihracatın kalesi özelliğini koruması sevindirici.
Üstelik ocakta ikinciliği kaptırdığı Kocaeli’nden yerini… Şubatta hem de 62 milyon dolar farkla alması ayrı bir moral kaynağı.