Türkiye ekonomisinin 2019’daki seyrine dair ilk işaretler gelmeye başladı.
Özellikle dış kaynaklı birçok belirsizliğin kıskacında başladığımız 2019’un ilk ayında kısmi umut işaretleriyle karşılaştık.
Ekonomideki yavaşlama trendinin dibi gördüğüne dair bir görüntü oluşmaya başladı.
Ama yükselişe yönelik güçlü sinyaller de henüz ortada yok.
Son zamanlarda piyasalarımızda görülen iyimserlik de reel ekonomiye yansıyan bir görüntü vermiyor!
Yani 100 bin puan üstü BİST endeksi ve dövizdeki gerilemenin ekonomik hayata yansımaları hala çok sınırlı düzeyde.
Kısacası kısa vadede durağanlığın öne çıktığı bir manzara mevcut.
Yine de negatif işaret sayısının azaldığını görüyoruz!
Çünkü öncelikle geçtiğimiz aylara oranla verilerdeki oynaklık epey azaldı.
Baz etkisiyle ilk çeyrekte sanayi üretimi başta olmak üzere 2018’in aynı dönemine göre düşüşler kaydedilebilir aslında!
Ancak, hem dış konjonktür hem de iç piyasaya dönük destekleyici adımlar geçen yılın son çeyreğine oranla pozitif bir manzarayı karşımıza çıkarmaya aday.
Nasıl mı?
Açılan kredi muslukları ve vergisel destekler iç piyasadaki dip yolculuğunu frenleme konusunda bir fırsat sunuyor.
Keza enflasyondaki düşüş trendi faiz ve kur cephesinde de bir rahatlama imkanı vermekte!
Merkez Bankası yönetiminin son toplantısında “sıkı parasal duruşa devam” mesajı vermesi de bu tabloyu destekledi.
Neticedeyse hem piyasa faizleri hem dövizde gevşeme yaşandı.
Elbette dış dünyadan esen rüzgarlar da önemli.
Çünkü yabancı sermaye ihtiyacımız hayli fazla. Ve dış kaynağın maliyeti de yüksek seyrediyor!
Dış manzaranın Türkiye yansımaları
Şu anki dış atmosfer ülkemizin lehine dönmüş bir görüntü vermekte.
Jeopolitik alanda ve özellikle ABD bağlamında dış ilişkilerde yaşanan gelişmelerin piyasalardaki pozitif havayı destekler hale gelmesi ekonomik karnenin artı hanesinde kendine yer buldu.
Keza Amerikan Merkez Bankası Fed’in 2019’a dönük güvercin mesajlar vermesi risk iştahı yoluyla hem TL’yi hem de BİST’i destekliyor.
Keza dün gördüğümüz gibi Avrupa Merkez Bankası da gevşek para politikasına devam mesajı vermeye devam ediyor.
Ancak, Avrupa’daki yavaşlama sinyalleri, Brexit sıkıntısı ve siyasi krizler Türkiye’nin en büyük pazarını ne yazık ki tehdit etmekte!
Küresel ticaret savaşlarında ABD ile Çin arasındaki görüşmelerin bir nevi mola verilmesini sağlaması da şimdilik Türkiye’ye avantaj sunan gelişmeler arasında.
Çin’den gelen negatif sinyallerse 2019’un risk hanesinde kendine yer bulmuş durumda!
Pekin yönetiminin atmaya gayret ettiği destekleyici adımların pansuman etkisine göre küresel risk iştahı yıl boyunca dalgalanacak gibi görünüyor.
Faizler ve tüketici güveni
Neticede gelecek adına belirsizlikler barındırsa da mevcut küresel tablonun kısa vadeli yansımaları lehimize bir görüntü vermekte.
Bunun sonucundaysa ülke risk priminde düşüş yaşıyoruz. Ve ticari kredi faizlerinde son 3 ayda 10 puanlık bir düşüş de bu manzarının neticesi olarak karşımızda.
Kısacası ocakta kaydedilen tüketici güven endeksindeki yüzde 0,9’luk düşüşün değişme ihtimali mevcut.
Çünkü hem vatandaşın duyarlı olduğu dövizde anket çalışmasından sonra pozitif bir gelişme oldu!
Hem de genel ekonomik durum beklentisini içeren endeks yüzde 0,6 yukarıda bulunuyor.
Enflasyon ve gelir beklentisini yansıtan tasarruf etme ihtimaline dönük endeksin kötü gidişinin düzelmesi içinse zamana ihtiyaç var.