Olay Gazetesi Bursa

2016’yı da riske atmayalım

Zor zamanlar! Hem bireyler hem de toplumlar için en temel ihtiyaçların başında… Huzur, güven ve istikrar gelmekte. Sosyal ve ekonomik hayatın daha kaliteli düzeye çıkması da… Bu kavramların varlığına sıkı sıkıya bağlı. Bugünlerin özetindeyse güvenlik kaygıları, siyasi ve ekonomik istikrarsızlık başrolde! Ve ne yazık ki; birbirini tetikleyen belirsizlik süreçleri; 2015 adına filizlenmeye çalışan umutların ekonomik […]

Zor zamanlar!

Hem bireyler hem de toplumlar için en temel ihtiyaçların başında…

Huzur, güven ve istikrar gelmekte.

Sosyal ve ekonomik hayatın daha kaliteli düzeye çıkması da…

Bu kavramların varlığına sıkı sıkıya bağlı.

Bugünlerin özetindeyse güvenlik kaygıları, siyasi ve ekonomik istikrarsızlık başrolde!

Ve ne yazık ki; birbirini tetikleyen belirsizlik süreçleri;

2015 adına filizlenmeye çalışan umutların ekonomik anlamda bir başka bahara kalmasına yol açıyor artık!

Nasıl mı?

Zaten son yıllarda yavaşlamış olan büyüme hızımız, bu yıl daha da düşebilir.

Çünkü…

Yüzde 4 hedefiyle yola çıktık ama…

7 Haziran sonrası canlanması beklenen ekonomi…

Kurulamayan hükümet ve erken seçimin gündeme gelmesiyle yeni bir belirsizlik sürecine girdi.

Belirsizliklerin artması ise iç tüketimi risk altına almış vaziyette.

Seçim sonrasına ötelenen alışverişler…

Yeni seçim süreciyle bir kere daha ertelenme aşamasında çünkü!

Ve sadece seçim belirsizliği değil talebi erteleten…

Aşırı dalgalı hale gelerek rekor üstüne rekor kıran döviz kurları da…

Tüketimi baskılayıcı bir unsur olarak karşımıza dikilmiş durumda.

Keza piyasa faizlerinin de son 1,5 yılın zirvesine oturması

Tüketim üzerinde büyümeyi frenleyebilecek bir başka sorun!

Bu tablonun azalttığı tüketici güveni ve dayattığı fiyat artışları…

Üreticinin de önünü görmesini engellediği gibi yatırımları da aksatma potansiyeline sahip.

Umut bağlanabilecek dış talep, yani ihracat cephesi ise destekleyici bir manzara sunmaktan hala uzak.

Üstelik aşırı dalgalı parite ve kurlar ihracatçımızın işini daha da zorlaştırıyor bugünlerde!

Mesela…

Çok anormal kur hareketlerini gördük dün!

Doların yeni tarihi zirve ve ciddi bir psikolojik sınır olan 3 lirayı gördükten sonra…

2,90’a kadar gerilediğini izledik.

 

Yüksek basınç sürecek

 

Başta Merkez Bankası olmak üzere hiçbir siyasi ve ekonomik otoritenin bu aşırı oynaklığa ‘dur’ demek üzere hamle yapmaması…

En az bir ay daha yüksek basınç altında ekonomik faaliyetlerimizi sürdürmemiz gerektiğini gösteriyor!

Üstelik, bu sürecin 3 ila 6 ayı bulacak bir süreçte uzaması ihtimali de…

Döviz borç yükü ve enflasyon üzerinde çok sayıda sektörü yatırım yapmaktan alıkoyacaktır.

Bu arada yükselen kurların ihracatçıya rekabet gücü sağlama konusunda ise çok da yeterli olduğunu söylemek zor.

Çünkü…

İhracatçı için öncelik istikrarlı kur hareketlerindedir.

Ardındansa rekabetçi kur seviyeleri öne çıkar.

Oysa…

Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin son anketi, rekabetçi kur seviyelerinin epey bir ötesinde olduğumuzu gösteriyor.

 

Acil tedbirler ve yeni model ihtiyacı

 

Özetle petrolün ucuzlamasını saymazsak; ki bunun da aslında negatif etkileri var…

İçeride de dışarıda da ekonomiyi destekleyecek pek bir unsur yok denebilir.

Kontrolü ele alacak bir ekonomi yönetimini aylar sonra görebilecek olmamız yanında… Yeni bütçenin bile zamanında yetişememe olasılığı…

2015’i yüzde 2 veya altında büyüme, artan hayat pahalılığı ve işsizlikle kayıtlara geçen bir kayıp yıl haline getirmekle kalmayıp…

2016’yı çok riskli bir yıl haline getirebilir!

Peki ne yapılabilir?

Merkez’in gecikmeden daha proaktif hale gelmesi öncelikli şart.

Siyasi manzaranın biran önce netleşmesi ve güven ortamının tesis edilmesi de öncelikli şartlar arasında.

Ancak, 2016 ve sonrasını kurtarma adına yepyeni sayfaların açılması da kaçınılmaz bir ihtiyaç!

Unutmayalım ki; yeni bir büyüme modeline ihtiyaç olduğunu yüzde 80’in üzerinde bir ittifakla söylüyor ihracatçılarımız!