Olağan genel kurula tek aday olarak giren Bursaspor’un müstakbel başkanı Enes Çelik, önceki gün listesini Divan Başkanlık Kurulu’na sundu.
Çelik, liste teslimi sırasında oldukça önemli açıklamalar da yaptı. Tabii ki en dikkat çeken transfer tahtasının kapalı olmasına sebep olan dosyalarla ilgili kaydettikleri ilerlemelerdi.
Çelik’in kısa vadede 3 gündem maddeleri olduğunu söylemesi de Bursaspor’un içinde bulunduğu duruma son derece hâkim olduklarını ortaya koyuyor.
Peki neydi bunlar; Transfer tahtasını en uygun şartlarda açmak, takımı şampiyonluğa taşıyacak kadro ile hocanın kampın ilk gününe hazır olmasını sağlamak ve geriden gelen, futbol faaliyetlerinin işleyişi için elzem olan ödemelerin yapılması.
Enes Çelik bunun için minimum 300 milyon liraya ihtiyaçları olduğunu belirtti. En önemli başlıklardan biri de 200 milyon liralık katkıyı hibe olarak kendilerinin yapacaklarını taahhüt etmesiydi.
Bu hızlı giriş tamamen farklı profilde olmalarına rağmen ekip lideri dönemiyle ilgili küçük çaplı bir dejavu yaşattı.
Dediğim gibi tamamen farklı profiller. Bir kere Enes Çelik, hukuk fakültesi mezunu olan, Uludağ OSB Başkanlığı yapan, kentin iş dünyası tarafından yakından tanınan ve ayakları yere daha sağlam basan bir görüntü çiziyor. Yönetimi de çok daha elit.
Yine de gençliği, ‘tahtayı açacağız’, ‘şampiyonluğa ulaşacak kadroyu kuracağız’ söylemleri hatırlamak bile istemediğimiz facia dönemi hatırlattı.
Ne diyelim sonu benzemesin.
Enes Çelik’in ‘valilik onaylı kampanya başlatacağız’ açıklaması ise bizi 2008 yılına götüren bir dejavuya neden oldu.
Bilindiği gibi İbrahim Yazıcı’nın başkan olduğu o dönem Enes Çelik’in babası eski Bakan Faruk Çelik yine valilik onaylı bir kampanyayla kulübe önemli bir meblağı kazandırmış ve açılan o yol, Yazıcı’nın doğru hamleleriyle Bursaspor’u 2010 yılındaki tarihi şampiyonluğa götürmüştü.
Ne diyelim sonu benzesin!
Aslında bizimkisi yoğurdu üfleyerek yemekten başka bir şey değil.
Yazıcı sonrası sadece dilimiz değil, canımız öyle bir yandı ki en güvenli liman bile açık deniz gibi görünüyor.
Şu bir gerçek ki bu oluşumun başarıya ulaşması için 2008’deki kent sinerjisinin ortaya çıkması şart.
Bunun için de başta mevcut durumun müsebbibi eski yöneticiler olmak üzere herkes üzerine düşen görevi yapmalı.
İşte o zaman Bursaspor’un gerçek gücü ortaya çıkar ve o gücün karşısında da kimse duramaz!