Türkiye Futbol Federasyonu, özellikle Süper Lig’i yakından ilgilendiren bir dizi kararı duyurdu.
Önce 2024-2025 sezonundan itibaren yabancı sayısının 14’ten 12’ye ineceğini, 3 sezon sonra sayının 11’e düşürüleceğini açıklayan TFF, sahaya çıkan 11’de ise kısıtlamanın kalkacağını duyurdu.
5 yıllık bir projeksiyonla açıklanan sayılar umarım artık kalıcı bir düzene oturur.
Özgürlükten yana biri olarak kısıtlamaya karşı olsam da en azından bir dünya para ödenen futbolcuların kulübeye hapsedilmemesini ve teknik direktörlerin değişiklik yaparken matematik bilimine ihtiyaç duymayacak olmalarını olumlu buluyorum.
Umarım bir gün kısıtlamaların değil kalıcı kriterlerin olduğu bir sistem de görürüz.
TFF gelecek sezondan itibaren Ziraat Türkiye Kupası’nında da Şampiyonalar Ligi’nin yeni formatına benzer bir şekilde her takımın 3’er maç yapacağı 6’şar takımlı 4 gruptan oluşacak bir düzene geçileceğini açıklandı.
Grup aşamasına 24 takımın katılacağı sistemde sadece Avrupa kupalarına katılacak 5 takımın direkt gruplarda yer alacağı diğer takımların ise eleme aşamalarından sonra gruplarda yer alacağı açıklandı.
Kupa statüsünü henüz açıklamayan TFF’nin Avrupa’ya katılımda olası takım artışında nasıl bir yol izleyeceğini ise umarız statü açıklanınca öğreneceğiz.
Daha önce farklı da olsa grup sistemini uygulayan TFF, yine benzer bir statüye dönüş yapıyor.
Bu kadar değişiklik yapılması ise, geniş bir konsensüsle alınmayan, ‘ben yaptım oldu’ şeklindeki kararlardan kaynaklanıyor.
Artık Türk futbolunu ‘marka’laştıracak adımların atılması gerekiyor.
Yoksa böyle yap boz tahtası gibi bazı emirlerle ya da kafaya göre alınan kararlarla bir yere varılamaz.
Futbolun içinden çıkan aklıselim insanların, bilim adamlarının kısacası futbolla ilgisi olan her kesimin içinde yer aldığı geniş bir kurulun belirleyeceği kurallar hem daha sağlıklı hem de daha kalıcı olacaktır.
Aslında bu işi çok iyi organize eden ülkeleri örnek alıp, uyarlamak da kısa sürede önemli bir mesafe alınmasını sağlayacaktır.
TFF dün bir de Süper Lig’de yarı otomatik ofsayt sistemine geçildiğini duyurdu.
VAR sisteminin gelişinden bu yana belki de en sağlıklı işlediği konunun ofsayt olduğunu düşünürsek, Avrupa maçlarında örneklerini izlediğimiz yarı otomatik sistemin de en azından ofsayt tartışmalarını ortadan kaldırmak adına çok önemli bir adım olduğunu söylemek çok da yanlış olmaz.
Şunu da belirtelim ki teknoloji tamam ama öncelik olan insana yapılan yatırım olmalı.
Hazır teknolojiyi almak kolay, mühim olan hakemleri nasıl daha donanımlı yetiştirebileceğimizin yollarını bulmak.
En basitinden şunu soralım: 14-15 yaşında çocukların oynadığı liglerde niye yakın yaşlarda hakemler yer almaz.
Gidin oralarda neredeyse orta sahadan hiç ayrılmadan maç yöneten hakemleri ve vurdumduymaz tavırlarını bir seyredin ve bunun hem o hakemlere hem de Türk futboluna ne gibi bir katkısı var söyleyin.
Ne diyelim sürekli değişiyoruz da acaba gelişiyor muyuz?