‘Biz gidersek Bursaspor sahipsiz kalır. Kulüp yok olmasın diye bırakmıyoruz’ demişti zamanın birinde, tarihin en kötü başkanı.
Sonra ne mi oldu?
O gitti kente güneş doğdu.
Önce Enes Çelik, büyük bir destekle başkan oldu. Kongrede bir de ‘Yanındayım’ kampanyasının startı verildi.
Çok geçmeden 2,5 yıldır kapalı olan transfer tahtası açıldı, hemen ardından Batalla, teknik direktör olarak duyuruldu.
‘Tahta açılmışken boş durmak olmaz’ denildi 14 günde kadroya 10 futbolcu katıldı.
Futbolcuların birçoğu bu liglerin kompetanı, takıma çok şey verebilecek tecrübeli isimler. Genç olanlar da hem gelecek vaat eden hem de lig tecrübesi yüksek futbolcular. Tabii ki transferin iyisi sahaya çıkınca belli olur, ancak en azından kâğıt üzerinde iyi bir kadro kuruluyor.
Ha bir de kombine kartlar satışa çıktı, taraftar takımın sahipsiz olmadığını birkaç saat içinde gösterdi.
Enes Çelik başkanlığındaki yönetim de ilgiye kayıtsız kalmayıp Timsah Arena’yı yıkılmaz kale yapmak için zemini hibrit çimle değiştirme çalışmalarını başlattı.
A takımda işleri git gide rayına oturtan yönetim, altyapıya da Gençlik Geliştirme Program Sorumlusu Mesut Ünal’la birlikte yeni bir soluk getirdi.
Geniş bir teknik kadroyla Vakıfköy’ü yeniden şahlandırmak için verilen startın imza töreninde konuşan Enes Çelik, “Vakıfköy’de torpili olanlar değil, yeteneğini çalışma azmi ile güçlendirenler forma giyecek… Menajerlerin uğrak yeri ve söylentilerle anılan değil; sporcu aileleri ve amatör takımlarla güçlü bağlarıyla bilinen bir eğitim kurumu olacak” diyerek çok güçlü bir mesaj verdi.
Yıllardır duyarız ‘O aradı, şunu takıma aldılar, gencecik yeteneği küstürdüler’ gibi lafları. Umut ediyorum ki Başkan Çelik’in söyledikleri havada kalmaz da gerçekten ikinci şampiyonaları yine Vakıfköy’den çıkarırız.
Ee o zaman eskilere de buradan bir selam gönderelim…
“Batmak buysa, biz batmaya doyamayız!”