Dile kolay tam 16 hafta… Sezonun neredeyse yarısında galibiyet alamamak…
Bursaspor işte böyle bir zinciri kırdı Adıyaman’da.
Hem de 3-0’la sezonun en farklı galibiyetini alarak.
Peki bu her şeyi güllük gülistanlık mı yaptı, ya da “ligde kalır bu takım” mı dedirtiyor?
Tabii ki hayır, çünkü Timsah’ın hâlâ geçmesi gereken en az 3 rakibi ve kapatması gereken en az 12 puan fark var. Kalan hafta ise sadece 9.
Yani ligde kalmak hâlâ mucize.
Ancak böyle bir galibiyete futbolcular başta olmak üzere tüm camianın çok ihtiyacı vardı.
‘Küme düştükten sonra kazansak ne olur’ diyenler elbet olacaktır, ama unutmayalım Bursaspor Türkiye’nin 5. şampiyonu, düşecekse bile sonuna kadar savaşmak zorunda. Bu armaya, bu renklere yakışan budur.
Ayrıca gelecek sezona, mayısta göreve talip olacaklara az da olsa bir umut ışığı bırakmak gerekiyor.
***
Sinan Bür önderliğindeki yeşil beyazlı yönetim göreve geldiği günden bu yana camianın gücünü yeniden ortaya çıkarabilmek için yoğun bir çabanın içinde.
Yaptığı ziyaretlerle kentte bir sinerji yaratmak için çabalıyor. Yönetimin tamamen eli kolu bağlı bir durumda aldığı kulübü mayıstaki kongreye sağlıklı bir şekilde götürebilmesi için yapacak pek fazla da bir şey yok zaten.
Daha önce de dediğimiz gibi önemli olan mayıstaki kongrede Bursaspor’un kurtuluş reçetesini camiaya sunabilmek.
***
Yönetimin çabalarını takdirle karşılıyorum, ancak şu an kadroda bulunan tüm isimlerin çıktığı Vakıfköy’e de bir bakmalarını salık veriyorum.
Çünkü yaşandığı söylenen şeyler pek kabul edilebilir gibi değil. Umarım doğru değildir ancak biz kulağımıza gelenleri paylaşalım.
Söylenenler doğruysa eğer alt yaş gruplarında hiyerarşi artık akran zorbalığı boyutuna ulaşmış durumda.
Kendisinden küçük futbolcu adaylarını tekmeleyerek, canını yakarak, bazı malzemelerine el koyarak baskı uygulayanlar olduğu konuşuluyor. Gerçi Okan Yılmaz’ın konuyu bir veli aracılığıyla duyup, gereğini yaptığı da söyleniyor ancak yakından bakmakta fayda var.
Ayrıca Merinos tarafında, ekonomik anlamda zor durumda kalan bazı antrenörlerin velilere kredi kartlarını ödettiği gibi çirkin ithamlar da var.
Belki ikili ilişkilerden dolayı idare etme gibi bir durumdur ancak doğruysa hiçbir şekilde kabul edilemez. Böyle bir durumda görevi kulübe futbolcu yetiştirmek olan antrenörün objektif karar verebilmesinin çok zor olacağı aşikâr.
O yüzden yönetim altyapıya biraz daha odaklanıp dedikoduları araştırmalı. Zira bu batakta elimizde kalan tek kaynak orası.
Vakıfköy’ü de kurutursak vay halimize!