ABD, terör örgütü DEAŞ sayesinde Suriye’nin kuzeyine iyice yerleşti. Yani işgal    etti. Şimdi o işgalci durumunu DEAŞ’la mücadele adı

Yemen savaşı için tarihin yargısının “utanç verici bir savaş” olacağını şimdiden söylemek mümkün. Suudi Arabistan koalisyonuyla ABD’nin ortaklaşa yürüttüğü savaşın

Kanada mahkemesi, ABD’den beklediği kanıtların gelmesi gecikince, Çin’in telekom devi Huawei’nin Mali İşler Başkanı (ve sahibinin kızı) Meng Wanzhou’yu 10

ABD’nin BM’deki daimi temsilcisi Nikki Haley bir süre önce görevden alınmış ve yerine Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Heather Nauert atanmıştı. Haley,

ABD’ye sorarsanız Suriye’nin egemenliğini, toprak bütünlüğünü ve ulusal birliğini tanıdığını söyleyecektir. Ama gelin görün ki, terör örgütleri PKK/YPG’yle birlikte Fırat’ın

Pekin yönetimi, ABD Başkanı Donald Trump’ın başlattığı ticaret savaşının Çin’in yükselişini önlemeye yönelik olduğunu biliyordu. Ancak Kanada’da, Çin telekom devi

İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu, 4 Aralık günü Brüksel’e uçarak ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’yla bir görüşme yaptı. NATO Dışişleri Bakanları

Ticaret savaşçısı Donald Trump, Amerikan ekonomisinden olumsuz sinyaller gelmeye başlayınca yelkenleri suya indirdi. Savaşı bıraktı ve ekonomik açıdan düşman ilan

Arjantin’deki G20 zirvesinde sadece üç lider yüz verdi Suudi Veliaht Prensi Selman’a. Biri ABD Başkanı Donald Trump, diğeri Rusya Devlet

BM, Suriye’de iç savaşta kaç kişi öldü, kaç kişi kayboldu, cezaevlerinde ne kadar tutuklu var, Şam’dan hesap vermesini istiyor. Bu

Washington’da günlerdir tartışılıyor: Başkan Trump Arjantin’deki G20 zirvesinde Suudi Veliaht Muhammed bin Selman’ı muhatap alsın mı, almasın mı? Tabii ağırlık,

Üç olasılık var. Birincisi şöyle: ABD ve AB Ukrayna Cumhurbaşkanı Poroşenko’yu kullanarak Rusya’nın “Karadeniz” hassasiyetini ölçmek istediler. Bu amaçla dörder

İsrail yönetimi, Kudüs’te tek bir Filistinli kalmaması için ABD Başkanı Donald Trump’ın açtığı yoldan hızla ilerliyor. Bu amaçla öldürüyor, hapse

Donald Trump’ın alay konusu yapıldığında bir tek köpeğe benzetilmediği kalmıştı, sonunda o da oldu. Demokrat Parti’nin Hawaii Senatörü Tulsi Gabbard,

Bir ABD Başkanının, kendi ülkesinin istihbarat örgütüyle böylesine ters düştüğünü galiba dünya ilk kez görüyor. Belki daha önce de yaşanmıştır

CIA, “Cemal Kaşıkçı’nın öldürülmesi emrini Veliaht Prens Muhammed bin Selman verdi” diyorsa Trump’ın Riyad’ı korumak için yapabileceği bir şey kalmamış

ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey, PYD/YPG’yi PKK’dan özenle ayırıyor ve Türkiye’nin bu konudaki itirazlarını reddediyordu. İki ülke yaklaşık 4

Her ne olursa olsun Trump yönetimindeki ABD’nin tüm gücüyle İsrail’den yana olduğunu herkes biliyor. Avrupa’da da durum hemen hemen aynı.

ABD ve İsrail’in stratejik planı, Suudi Arabistan’ı, işbirlikçi Arap ülkelerinin lideri yapmaktı. Bu plan, Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayetine kadar,

ABD Başkanı Donald Trump’ın yaptıklarına bakılırsa dünyanın George W. Bush’u aradığını tahmin edebiliriz. Bush beğenilmiyordu ama insanlar onun saçmalıklarına tahammül

Birinci Dünya Savaşı’nın sona erişinin 100’üncü yıldönümü anma törenleri yarın Paris’te başlıyor. İki gün sürecek törenlere, aralarında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip

S-300’lerin Netanyahu’yu korkuttuğunu, İsrail savaş uçaklarının bırakın Suriye hava sahasını ihlal etmeyi sınıra bile yaklaşamaz hale geldiğini biliyorduk. Doğaldır ki,

Kaşıkçı cinayetinin arkasında ve Riyad’ın yanında İsrail de mi vardı yoksa? Planı onlar mı yaptılar? İşi birlikte mi bitirdiler? O

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Washington Post gazetesinde yayımlanan makalesinde “Kaşıkçı cinayetinin emrinin Suudi hükümetinin üst makamlarından geldiğini” açıklıyor. Riyad yönetiminde