Ankara tampon bölge istiyor, ABD karşı çıkıyor; Esad’ı devirmeden IŞİD’le baş edemeyiz diyor, ABD yine karşı çıkıyor. Washington niye böyle

ASEM, Asya ve Avrupa ülkelerinin katıldığı ekonomik amaçlı bir zirve. 1996’dan beri iki yılda bir düzenleniyor ve genelde sektörel forumlara

Moskova’ya bir darbe de Moody’s’den geldi. Demek oluyor ki, ABD ve AB genişletilmiş yaptırımlardan da beklenen sonucu alamadı. Hiç etkisi

ABD Ukrayna’da merkezi hükümeti, Rusya da Ukrayna’nın doğusundaki isyancı bölgeleri silahlandırıyor. Ama sorarsanız, iki taraf da yaptıklarını yalanlıyor. Örneğin, ABD

Uranyum zenginleştirme programının kapsamı ve yaptırımların kaldırılması koşullarında uzlaşma sağlanamayınca İran ile 5 artı 1 arasındaki nükleer görüşmeler bir kez

ABD’de beyazların siyahlara bakışında, kâğıt üzerinde “eşit haklara sahip olmanın” hiçbir önemi yokmuş. Beyazlar için insan olmak değil de, hâlâ

Papa Françesko’nun ziyaretiyle birlikte bir dinler arası diyalog lafıdır gidiyor. Ama kim ne anlıyor, ne diyor, tartışmaları izleyenlerin kafası karışıyor.

Joe Biden’dı, Papa’ydı derken Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in ziyareti Ankara’da gündemin merkezi oldu. Ve dünyanın gözü Türkiye’nin başkentine çevrildi. 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve de Türk-Rus heyetleri arasındaki görüşmelerin tüm ağırlığı enerji, ticaret

İran savaş uçakları Irak’ta IŞİD mevzilerini bombaladı mı, bombalamadı mı? Öykü bu soruyla başlıyor. Birkaç gün öncesi…  Al Jazeera televizyonu

ABD, dünyanın tek egemen gücü olma özelliğini hâlâ koruyor mu?   Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in yaptırımlara karşın Batı’ya meydan

Filistin’in bir devlet olarak tanınması konusunda İsveç’ten sonra İngiltere de harekete geçti. Fransa da sırada olabilir… Netanyahu’nun son Gazze saldırılarının

Türkiye’deki askeri bir üste Suriyeli ılımlı muhaliflerin birer savaşçı olarak yetiştirilmelerinin ABD’nin gelecek açısından çok önemsediği bir konu olduğu anlaşılıyor.

Türkiye, rehin tutulan vatandaşlarımızı gerekçe göstererek IŞİD’e karşı ilan edilen savaşa katılmayacağını daha önce açıklamıştı. Tabii şimdi vatandaşlarımız serbest kaldığına

ABD’nin öncülüğündeki koalisyonun IŞİD’le olası savaşında İsrail’in adı da duyuluyor artık. Sürpriz değil; tahmin ediliyordu. Başbakan Netanyahu’nun Gazze saldırılarını bıçak

Şunu gördük: Beyaz Saray kendi kararını kendi verdi ve zamanını da kendine göre belirleyerek Suriye’deki IŞİD mevzilerine hava operasyonları başlattı.

Almanya’nın, IŞİD’le savaşta kullanılması amacıyla Kuzey Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’ne gönderdiği ilk parti silahlar Erbil’e ulaştı. DW’nin haberine göre 27

Avrupa Komisyonu’nun İnsani Yardımlardan Sorumlu üyesi Kristalina Georgieva, dünyadaki insani krizlerin 2. Dünya Savaşı’ndaki yoğunluğa ulaştığını belirtti. Georgieva çatışmaların önlenmesi

25 yıl sonra Çin yeniden demokrasi talep eden üniversiteli eylemcilerle karşı karşıya… Ama koşullar farklı. Önce dünya 25 yıl önceki

Irak/Suriye tezkeresinin yabancı ülkelere asker gönderme ve yabancı askerleri kabul etme seçeneklerini de kapsayan içeriği yurtiçinde olduğu kadar yurtdışında da

TBMM’de tezkerenin kabul edilmesi Washington’da “memnuniyetle” karşılandı. ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Jen Psaki, “Türkiye ve liderleri IŞİD’le mücadele amacıyla kurulan

NATO’nun mesajı, “IŞİD Kobani’ye bayrak çekti” haberlerinin ardından geldi: İttifak’ın çiçeği burnunda Genel Sekreteri Jens Stoltenberg IŞİD saldırılarına karşı NATO’nun

Türkiye, IŞİD için oluşturulan koalisyon gücünün Esad yönetimini hedef almasında ısrarlı. Hükümet, hemen her fırsatta bu talebini yineliyor: Suriye’de bir

Kobani’deki savaşa müdahale sorunu, Türkiye ile ABD’nin arasını açacak düzeye mi geldi? İlişkiler, bir süredir, eski tadında değildi. Ama buna