Cuma günü Gazze’de barışçıl nitelikteki “Büyük Dönüş” yürüyüşünün ikincisi gerçekleştirildi. Birincisinde olduğu gibi bu kez de İsrail askerleri gerçek mermilerle sivillerin üzerine ateş açtı, 10 Filistinli öldü. Bir kısmı ağır, çok sayıda yaralı olduğu bildirildi. Bir hafta arayla yinelenen İsrail saldırılarında toplamda 29 Filistinli sivil yaşamını yitirirken yaralı sayısının da 2 bin 500’ü aştığı açıklandı.

*

Filistinli yürüyüşçülerde silah yok, İsrail askerlerine saldırı da yok… Ama buna karşın gerçek mermilerin hedefi oluyorlar.

Batı’da eğer biraz da olsa insanlık kaldıysa BM’yi çalıştırır, soruşturma açtırır ve İsrail’den hesap sorar.

BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği Sözcüsü Liz Throssell örgütün Cenevre Ofisi’nde düzenlediği basın toplantısında sadece şunu söyleyebiliyor: “İsrail güvenlik güçlerinin silahsız Filistinlilere karşı ‘aşırı güç’ kullandığına ilişkin güçlü bulgulara ulaşılmıştır.”

İyi de bu vahim durumu saptadığına göre saldırgan İsrail’i durdurmak için BM’nin harekete geçmesi gerekmez mi?

*

ABD ve Avrupa’dan hayır gelmez. Tersine İsrail’in saldırganlığını destekliyorlar.

O zaman BM sorumlularının yapabileceği tek şey kalıyor: O da, ölümü göze alarak Gazze’deki Filistinli yürüyüşçülerin başına geçmek ve İsrail’e meydan okumak… Bunun başka çaresi yok.

Netanyahu ve Liberman’ın yakalanmaları, Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne çıkarılmaları, yargılanmaları, daha sonraki aşamada gerçekleşebilecek adımlar olabilir.

*

Her şeye karşın İsrail’in Cenevre Sözleşmesi’ni ihlal ettiğine ilişkin bir görüş oluşmuş durumda.

Savaş bölgeleriyle işgal altındaki topraklarda yaşayan sivillerin korunması, Cenevre Sözleşmesi’nin en önemli koşulu.

“Ben o sözleşmeyi imzalamadım, beni bağlamaz” diyorsa İsrail, o zaman da İsrail’in güç kullanımına karşı güçle yanıt verilir. Var mı başka çaresi?

İsrail’in faşist yönetimlerine sadece dünyanın Batı’sı destek oluyor.

Eh, bir de dünyanın Doğu’su var.

İnsanlığın ölmediğini İsrail’e öğretecek ve gösterecek olanlar Doğu’dan çıkıp geleceklerdir.
 

Trump’lı ABD, küresel liderliği Çin’e kaptırdı
 

Ticaret savaşıyla birlikte ABD içine kapanmaya başladı. Başkan Donald Trump çok taraflılıktan tek taraflılığa ve korumacılığa dönüş yaptı. Bu durumda küresel ekonomiyi savunmak Çin’e düştü.

Pekin yönetimi, ABD’nin gümrük vergilerini yükselterek sürdürdüğü savaşa yatırımların serbestleştirilmesi ve kolaylaştırılması süreçlerini hızlandıracaklarını bildirerek yanıt verdi. Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Lu Kang, ABD’nin uyguladığı tek taraflılık ve korumacılığı serbest ticarete ve çok taraflılığa karşı “provokasyon” olarak nitelendirdi.

Küresel ekonomide rol sahibi irili ufaklı tüm ülkeler Çin’le aynı safta yer alırken ABD kendi kendini yalnızlaştırdı.

Bu da bir anlamda küresel ekonominin liderliğinin Çin’e devredilmesi gibi bir sonuç doğurdu.

Şimdi AB, Japonya, Arjantin, Meksika ve Güney Kore, Çin’le birlikte Trump’lı Amerika’nın karşısında yer alıyorlar.

Pekin, böyle bir cephenin oluşmasını ancak rüyasında görebilirdi.