Olay Gazetesi Bursa

Yeni hükümetle dış politikada yeni dönem

Türkiye’nin stratejik hedefinin AB üyeliği olduğunu dosta düşmana göstermek mi istedi yeni hükümet? İki önemli bakanlığın AB yanlısı isimlere teslim edilmesi içeride ve özellikle de dışarıda bu soruyu tartışmaya açtı. Dışişleri Bakanlığı koltuğuna oturan Mevlüt Çavuşoğlu, AB Bakanı ve Başmüzakereci görevlerinden geliyor. AB Bakanı yapılan Volkan Bozkır ise Dışişleri Bakanlığı’ndaki meslek yaşamının 11 yılını AB […]

Türkiye’nin stratejik hedefinin AB üyeliği olduğunu dosta düşmana göstermek mi istedi yeni hükümet?
İki önemli bakanlığın AB yanlısı isimlere teslim edilmesi içeride ve özellikle de dışarıda bu soruyu tartışmaya açtı.
Dışişleri Bakanlığı koltuğuna oturan Mevlüt Çavuşoğlu, AB Bakanı ve Başmüzakereci görevlerinden geliyor.
AB Bakanı yapılan Volkan Bozkır ise Dışişleri Bakanlığı’ndaki meslek yaşamının 11 yılını AB süreciyle geçirmiş bir diplomat.
Her iki isim de, “Türkiye’nin stratejik hedefinin AB üyeliği olduğunu” savunuyor.
***
Son zamanlarda Batı’da, Rusya ile yakınlaşmasına bakılarak Türkiye’nin AB’den uzaklaştığına ilişkin yorumların ağır bastığı biliniyor.
Ama kabinede Çavuşoğlu ve Bozkır isimlerinin açıklanmasıyla birlikte yeni dönemde Ankara’nın önceliğinin AB üyeliği olacağı görüşü bir kez daha öne çıkmış oldu.
Ortadoğu ve Rusya’daysa bu durum, Türkiye’nin “dış politika dümenini AB’ye doğru kırdığı” yorumlarına yol açtı.
***
Tabii bu yorumların yapılmasında çiçeği burnunda bakanların ilk açıklamalarının da etkisi olmalı: Çavuşoğlu devir teslim töreninde AB süreci konusunda “Zor bir süreç ama inandığımız bir süreç” dedi. Bozkır da “AB müktesebatı kadar vatandaşların günlük yaşamını etkileyen başka bir müktesebatın olmadığını” söyledi.
***
Çavuşoğlu ile Bozkır hızlı başladılar ve ilk vurgulamaları AB süreciyle ilgiliydi.
Bu çıkışlar kişisel değil de yeni hükümetin kararını da yansıtıyorsa, dış politikada rota belli olmuş demektir…
 
Ukrayna krizinde tehlikeli tırmanış
 
Rusya, NATO’yu ve ABD’yi Batı’daki sınırına yaklaştırmamakta ısrarlı…
Ama NATO ve ABD de Rusya sınırına yerleşmekte kararlı…
İki büyük gücün bilek güreşine döndü Ukrayna krizi.
NATO üyeleri, olağanüstü “Ukrayna” gündemiyle acil toplantı kararı aldılar ve bir araya geldiler.
Kiev hükümeti de NATO üyeliği için kolları sıvadı.
Bu arada Genel Sekreter Rasmussen “Başımızın üzerinde yeriniz var” mesajı gönderdi.
Batı, Ukrayna’daki Rus kökenli isyancıları silahlandırıyor diye Moskova’yı suçluyor. Moskova da Batı’ya “Ukrayna ordusu bu silahları nereden buluyor?” diye soruyor.
Ayrılıkçı Ruslar, ülkenin doğusundaki Ukrayna birliklerini çembere almış durumdalar. Rusya Devlet Başkanı Putin, ayrılıkçılardan Ukrayna askerlerinin geri çekilmesine izin vermelerini istiyor. İsyancılar, tek bir şartla, askerlerin ağır silahlarını bırakması şartıyla izin vereceklerini bildiriyorlar.
Batı seyrediyor. Rus ordusunun Ukrayna’dan geçerek Kırım’a ulaşan bir koridor açma çabasını hesaplıyor ama bir şey yapamıyor.
Ne ki, gerilim tırmandıkça tırmanıyor…
 
Japon ordusu hızla silahlanıyor
 
Japonya’da ekonomiden durgunluk sinyalleri gelirken Savunma Bakanlığı silahlanmak için rekor bütçe istedi. Bakanlığın isteği kabul edilirse yıllık savunma bütçesi yüzde 3,5’luk bir artışla 5,05 trilyon yene, yani 48,7 milyar dolara çıkmış olacak.
Japon Savunma Bakanlığı’nın bütçedeki artış talebinin gerekçesi Çin ve Kuzey Kore’den gelen tehditler… Tokyo, Pekin’in Doğu Çin Denizi’ndeki faaliyetleriyle Kuzey Kore’nin füze denemelerini ulusa yönelik tehdit olarak algılıyor.
Bakanlık bütçe artışıyla, 20 adet deniz devriye uçağı, 5 adet hem uçak hem helikopter işlevi gören araç, 6 adet hayalet uçak ve 3 adet İHA satın almayı planlıyor.