Suriye’deki “çatışmasızlık mutabakatında” ABD yoktu. Herhalde isteseydi olabilirdi.
Mutabakat Türkiye, Rusya ve İran arasında gerçekleşti. Bu duruma Washington itiraz etmedi. Hatta dolaylı olarak destek de verdi.
Örneğin, çatışmasızlık bölgelerinin üzerinde, imza sahibi ülkeler gibi, savaş uçaklarını uçuramayacaktı. Demek ki, ABD Başkanı Donald Trump, telefonda Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e verdiği sözde duruyordu.
Ancak Washington’ın bir kuşkusu da vardı. O kuşku İran’ın varlığından kaynaklanıyordu: ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Heather Nauert, “Türkiye ve Rusya’nın Suriye’de çözüm adına gösterdiği çabayı takdir ettiklerini ancak İran’ın ‘sözde garantör’ ülke olarak süreçte yer almasından endişe duyduklarını” belirtiyordu.
Neyse ki bu durum, çatışmasızlık mutabakatının dün eyleme geçirilmesine engel oluşturmadı.
***
ABD’nin İran kuşkusunun nedeni İsrail…
İran askerlerinin Suriye topraklarında konuşlanacak olmasından Tel Aviv çok rahatsız.
Hele Lübnan Hizbullah’ı da işin içine girecek olursa rahatsızlık ikiye katlanacak.
Ancak, Rusya Savunma Bakanı Yardımcısı Aleksandr Fomin’in açıklamasından öğreniliyor ki, “çatışmasızlık mutabakatına” varılmasından önce İsrail Savunma Bakanı, Rusya, Türkiye ve İran savunma bakanlarıyla bir toplantıya katılmış.
Ayrıca söz konusu ülkelerin istihbarat örgütleriyle dışişleri bakanlıkları arasında da temas kurulmuş.
Anlaşılan, mutabakata imza atan ülkeler yola çıkarken önce İsrail’le temasa geçmişler. Ona güvenliği konusunda güvence vermişler. Onu ikna etmişler.
Muhtemelen ABD de İsrail konusunda Rusya’yı desteklemiş.
Aleksandr Fomin’in verdiği bilgi de bu yönde…
Şöyle diyor Rusya Savunma Bakanı Yardımcısı: “Anlaşma herkesin hoşuna gitmese de BM, ABD yönetimi, [hatta] Suudi Arabistan tarafından destekleniyor. Bu da anlaşmanın uygulanması yönünde net bir garanti.”
***
Tabii kabul etmek gerekir ki, “çatışmasızlık mutabakatı” Suriye’deki savaşın bitirilmesi konusunda atılan en olumlu ve en yapıcı adım gibi görünüyor.
Başarıda en büyük pay da kuşkusuz Rusya’nın. Ancak ikinci sırada da Türkiye’nin olduğunu vurgulamak gerek.
Bu sürecin Şam’daki Esad’a kadar uzanmasını beklemekse mümkün mü, değil mi, kestirmek zor. Ama bir köprü kurulduğunu düşünmek de yanlış olmaz.
Demek ABD, İsrail konusunda güvenceler verildikten sonra Suriye krizinde 6 yıldır sürdürdüğü olumsuz tavrını bırakıp olumlu bir pozisyona geçmiş. Çok da iyi yapmış.
***
Bunun arkasından Filistin sorununun çözümü gelir mi?
İran, Suriye ve Hizbullah’la İsrail arasındaki düşmanlık sona erdirilebilir mi?
Kapı aralanıyor gibi…
Geçen gün sormuştuk, “Suriye’de iç savaşın sonuna mı gelindi?” diye… Bu yönde somut gelişmeler kaydedildiğini gördükçe umutlanıyoruz.
Umarız sadece Suriye’ye değil tüm bölgeye barış gelir…
O zaman biz de, bu sonuçta ülkemizin de payı olduğunu düşünerek kıvanç duyarız…