ABD Başkanı Trump, Ankara’yla arasını açan Brunson krizini körüklemeyi sürdürüyor.
Alüminyum ve çelik ithalatındaki vergileri iki katına yükselterek, Türkiye’ye boyun eğdireceğini sanıyor herhalde.
Ne var ki, Trump’ın aklı o kadar işte, diyerek geçiştirmek doğru olmaz.
Twitter mesajında “Türk Lirası, çok güçlü dolarımız karşısında hızla değer kaybederken, Türkiye’den çelik ve alüminyum ithalatında gümrük vergilerinin iki katına çıkarılmasına onay verdim” şeklindeki ifadesi ona yazdırılmış ya da başkası tarafından yazılmış olabilir.
İşe yaramadı diyemeyeceğiz tabii ki, hem doları, hem Euro’yu fırlattı. Fırlattı da Türkiye’yi de ABD’den biraz daha uzaklaştırdı.
Bir taraftan uzaklaşmak diğer tarafa yakınlaşmak anlamına geliyor elbette.
Peki, diğer tarafta kim var? Çin var.
Anımsayalım… Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 25-27 Temmuz’da Güney Afrika’da BRİCS zirvesinde Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’le görüşmüştü.
İki ya da üç gün önceydi, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Trakya’ya nükleer santralı Çinlilerin yapacağını açıklıyordu.
Deutsche Welle Türkçe’de yer alan Aslı Işık imzalı “Türkiye yüzünü Çin’e dönüyor” başlıklı değerlendirmede de, “Ankara’nın gelecek dönemde Çin tahvil piyasasından borçlanmayı planladığına ve İstanbul’a 3 katlı tüp tünel gibi projelerle Çin yatırımının çekilmesinin gündeme alındığına” ilişkin bilgiler veriliyordu.
Hepsi bu kadar değildi… Yap-İşlet-Devret yöntemiyle yapılacak büyük projelerin Hazine garantörlüğünde ve kâr garantisiyle Çinli firmalara verilmesi de gündeme alınmıştı.
Türkiye 3 nükleer santral yapımını düşünüyordu.
Şimdi… İlkini Akkuyu’da Ruslar yapıyor.
İkincisinin Sinop’taki yapımını Japonlar üstlendi.
Üçüncüsünü de Trakya’da Çinliler yapacak.
İlginç, Batılılar yok.
Tabii bu durum Türkiye’nin tercihi.
Üstelik Türkiye yüzünü sadece Çin’e dönmüyor, tümüyle Doğu’ya dönüyor.
Ne var ki, bu sonuca Batılıların oyunları karşısında gelindiğini de unutmayalım…
ABD’nin bölgesel stratejik çıkarları tehlikeye girebilir
Bloomberg.com sitesinde yayınlanan Therese Raphael imzalı yorumda “Türkiye ile ABD arasındaki gerilimin sonu nereye varırsa varsın, iki ülke arasındaki ilişkinin hiçbir zaman eskisi gibi olmayacağı” öne sürüldü.
Yazar, iki ülke hükümetlerinin aynı değerleri paylaşıyormuş gibi rol yapmalarının zamanının çoktan geçtiğini savunurken altı çizilecek şu sözleri kayda geçirdi:
“Ya ilişkileri kurtarmak için uzlaşı yolu bulunacak ya da Türk ekonomisi ve Amerika’nın bölgesel stratejik çıkarları açısından yıkıcı sonuçlar doğuracak kopuşa göz yumulacak.”
Amerikan haber sitelerinde ayrıca Trump’ın bir NATO müttefikine karşı düşmanca tavır sergilediği, Türkiye’nin sorunlarının yayılıp bölge dışındaki ekonomileri de etkileme riskini artırdığını belirten yorumlar yer aldı.