Tam da Gülen Cemaati’ndeki “bizim çocukların” başarısız darbe girişiminin ardından…
Pentagon’un paçalarının tutuştuğu sırada…
ABD Genelkurmay Başkanı General Joseph F. Dunford palas pandıras uçağa atlayıp Ankara’ya uçarken…
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin masaya oturmaya hazırlanıyorlar.
Tarih: 9 Ağustos. Yer: St. Petersburg.
*
Rusların ajansı Sputnik’teki haber…
Dışişleri Bakan Yardımcısı Sergey Ryabkov, Halep’e yönelik insani yardım operasyonuyla ilgili olarak, ABD’den sonra Türkiye’yi de bilgilendirdiklerini açıklıyor.
Başlangıç gayet iyi…
Rusya Siyasi Araştırmalar Enstitüsü Müdürü Sergey Markov, Türkiye’yle Rusya’nın ikili bir ittifak oluşturmaları halinde Suriye sorununun da çözüleceğini savunuyor. Çünkü Rusya da, Türkiye de Suriye’nin toprak bütünlüğünden yana.
*
Bir de şu uçağın düşürülmesi olayına artık bir nokta konulsa… Moskova’da giderek ağır basan görüş şöyle:
“Pilotlar Türkiye yönetimini yanıltarak uçağımızı düşürdü. Sözde uçağın Suriye hava sahasında değil, Türkiye hava sahasında vurduklarını iddia ettiler. Yanıltma söz konusu. Oysa Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ‘Rus uçağını Suriye hava sahasında düşürün’ diye bir talimat vermez. O pilotlar Amerikan istihbaratı ve uzmanlarıyla bağlantılı askerler. Böylece uçağımızı düşürerek ilişkilerimizi bozdular.”
Gidişat olumlu…
*
Batı’da tüm gözler 9 Ağustos’ta Erdoğan-Putin buluşmasına çevrilecek. İki liderin bölgede köklü bir değişime ve çözüme yol açacak işbirliğine gitme olasılığı söz konusu.
Özellikle terörle mücadelede, beklenti oldukça yüksek…
Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Oyunlarını bozacağız”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Beştepe Kongre Kültür Merkezi’nin açılışı ve Şehitleri Anma Programı’nda yaptığı konuşma, Türkiye’nin yeni dönemdeki dış politikasının yolunu yöntemini de belirleyen bir yöndeydi.
Bu konuda, Erdoğan’ın dikkati çeken sözleri şöyleydi:
“Bundan sonra inşallah Suriye’de oynanan oyunu da bozacağız, Irak’ta oynanan oyunu da bozacağız, Libya’da oynanan oyunu da bozacağız. Ortadoğu’da, Kuzey Afrika’da, dünyanın her yerinde mazlumların ve mağdurların üzerine oynanan oyunları bozacağız.”
Bu, Türkiye’nin antiemperyalist bir dış politika izleyeceği anlamına gelir ki, köklü bir değişimi gerektirir.
Ama böyle bir politika Batı’yı da fena halde korkutur.