İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif’in Türkiye ziyaretinin, Erdoğan-Putin görüşmesinin hemen arkasından gelmesi anlamlı ve önemli.
Şöyle ki, Ankara- Moskova-Tahran arasında üçlü bir ittifakın oluşturulması söz konusu… Belki de oluşturuldu da, ortaya çıkarılması için uygun zaman bekleniyordu. Bu da mümkün… Çünkü İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin geçtiğimiz nisan ayındaki Ankara ziyareti haberlerinde üçlü ittifaktan da söz ediliyordu.
Örneğin Irak konusu ve Suriye savaşında Türkiye, Rusya ve İran, “toprak bütünlüğünü” savunan ortak bir görüş sergiliyorlardı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ruhani’yle birlikte düzenlediği basın toplantısında hem Suriye’nin hem de Irak’ın da toprak bütünlüğünü savunmuştu.
Erdoğan aynı hassasiyeti Rusya’da da dile getirdi ve Putin’le paylaştı.
İzlenecek yol belliydi, Batı’nın Ortadoğu’yu kendi politikalarına uygun şekilde yeniden dizayn etme planına karşı Türkiye-Rusya-İran ittifakı zorunluydu.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Rusya’nın Suriye içinde kanton ya da başka bir devletin kurulmasına karşı çıktığını belirterek, “Biz de aynı şekilde düşünüyoruz” diyordu.
Böyle düşünmeyenlerin başındaysa ABD geliyordu. Sanki ABD Suriye’nin kuzeyinde ayrı bir devleti sahneye çıkarmanın peşindeydi.
***
Ve gelişmeler karşısında harekete geçen Washington’daki düşünce kuruluşlarından endişeli yorumlar sıralanmaya başladı:
“Türkiye-Rusya ilişkileri, sanki Türk hava sahasını düzenli ihlaller olmamış, sanki pilot öldürülmemiş gibi, adeta sihirli değnek değmişçesine bir gecede değişmiş görünüyor.”
“Rusya’ya karşı ekonomik yaptırımların uygulandığı, NATO ile Rusya arasında neredeyse hiç iletişimin olmadığı bir zamanda Erdoğan’ın yakınlaşma girişimi, zamanlama göz önüne alınırsa Washington’da bazı alarm zillerinin çalmasına yol açıyor.”
“Erdoğan Batı’yla daha iyi ilişkiler için Rusya’yla yakınlaşmayı koz olarak kullanıyor. Ancak bir koltukta iki karpuz taşınamayacağını fark etmesi gerekiyor. Günün sonunda Türkiye hangi kampta yer almak istediği noktasında bir karar verme durumunda kalacak.”
“Türkiye ve Rusya arasında yüzyıllar öncesine dayanan husumet ve rekabet var. Onlar bugün de, özellikle Suriye’de devam ediyor. Örneğin Suriye’deki Kürtler konusunda… Erdoğan’ın ziyaretinin etkisinin ne olacağını zamanla göreceğiz ama Batı gözünü buradan ayırmamalı.” (Kaynak: Amerika’nın Sesi)
***
Öyle anlaşılıyor ki, Ankara’nın atağa kalkmasıyla Türkiye-Rusya-İran ittifakının oluşumu, ABD’nin tam da Güney Çin Denizi’ne odaklandığı bir sırada, hiç beklenmedik bir gelişme oldu.
Pasifik’te askeri etkinliğini artırmaya karar veren ABD bölgeye ilk kez 3 stratejik bombardıman uçağını birden göndermişti.
Bunlar, nükleer silah taşıma kapasitesine sahip jetlerdi ve bölgede konuşlandırılmaları Çin’e karşı “gözdağı” olarak değerlendiriliyordu.
***
Pasifik’te gerilim artarken Ortadoğu’da bu üçlü ittifak şimdi nereden çıkmıştı?
Washington’da alarm zilleri boşuna çalmıyordu…