“Türkiye kendi kararıyla, kendi ihtiyacı olan bir silah sistemini, NATO’nun ve ABD’nin baskısına rağmen satın aldı.
12 Temmuz 1947 Truman Doktrininden beri ilk defa böyle bir anlaşma yapılıyor. İlk defa bu kadar stratejik bir silah sistemi alınıyor. Bundan sonra büyük ihtimalle Türkiye ile Rusya arasında hem bu silah sistemlerinden kaynaklanan, hem de ticari [ilişkiler nedeniyle] işbirlikleri artarak devam edecektir.”
Tırnak içindeki yorum eski Genelkurmay İstihbarat Daire Başkanı Emekli Korgeneral İsmail Hakkı Pekin’e ait.
Ve Pekin’e göre Türkiye bir dönüm noktasında.
*
Biz bu duruma Avrasya’nın, Türkiye’yi beklediği gibi bir yorum getirebilir miyiz?
Yoksa çok erken mi olur, olasılıkları sıralamak?
*
ABD de, Ankara’yla ilişkilerde dönüm noktasına geldiğini görüyor.
Merkezi Washington’da bulunan Center for American Progress’in Ulusal Güvenlik ve Uluslararası Politika bölümü yetkilisi Max Hoffman, “S-400 alımıyla Ankara’nın bir NATO üyesi olarak temel güvenilirliği sarsılmıştır. Amerikalı yetkililer bundan böyle Türkiye’ye aynı gözle bakmayacaktır” diyor.
Hoffman bundan sonra olabilecekleri de şöyle sıralıyor:
“Kısa vadede Kongre, Ulusal Savunma Yetki Yasası çerçevesinde Türkiye’yi F-35 programından çıkarma tehdidini yerine getirecektir. Türkiye’ye savaş uçağı gönderilmesini ve sistemde görevli Türk askerinin eğitimini yasaklayacaktır. Bu da Türk askeri kapasitesine ve stratejik ağırlığına büyük darbe olacaktır.”
Daha sonra da CAATSA yaptırımlarının uygulamaya girmesi beklenebilir.
Ne var ki Hoffman’a göre Trump en zayıf seçenekleri tercih edecektir.
Onlar da vize kısıtlamaları, ithalat-ihracat kredilerinin yasaklanması ve uluslararası mali örgütlere girişin engellenmesi gibi seçenekler olacaktır.”
*
İlginçtir, Alman gazetelerinde dün yayınlanan yorumlarda Türkiye’ye destek verilirken ABD’nin hatalı olduğu belirtiliyordu. Özetleyerek aktaralım:
“Washington, ilan ettiği şekilde yaptırım yoluna giderse tartışma büyüyecek ve sonuçta Rusya dışında herkes zararlı çıkacak. Batı, güvenlik politikaları ve ekonomi alanlarında önemli bir partnerini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalacak.” (Frankfurter Rundschau)
*
“Başkan Trump’ın İran, Rusya ve şimdi de Türkiye’ye karşı izlediği tehdit ve yaptırım politikaları, tartışmalı konularda ülkelerin fikirlerini değiştirmeye yaramadı. Aksine inatlaşmayı artırdı.” (Neue Osnabrücker Zeitung)
*
“Türkiye için jeopolitik bir strateji söz konusu. Ankara, milyarlık anlaşma üzerinden Rusya’yla daha geniş bir işbirliği için temel hazırlamak istiyor. Bu noktada Türkiye’nin yüksek enerji ihtiyacını karşılamak konusunda Rus doğalgazının rolü önemli.
NATO yaptırımla yanıt verebilir ama Ortadoğu ve kriz bölgesi Körfez nedeniyle Türkiye’deki üslere ihtiyacı var.” (Volksstimme)
*
“Türkiye’nin kendine ait bir hava savunma sistemi isteği konusunda ABD birçok hata yaptı. NATO’nun güneydoğu kanadında, Suriye ve İran gibi komşuları olan bir ülkenin kendini savunmak için böyle bir donanıma sahip olmak istemesinin kusurlu bulunacak bir tarafı yok.” (Badische Neueste Nachrichten)
*
Peki, Merkel yönetimi ABD’yle aynı görüşleri mi paylaşıyor?
Hem evet, hem hayır…
NATO üyesi Türkiye, S-400 almamalıydı.
Ama buna karşın Berlin’den yaptırım açıklaması gelmedi.