Pekin yönetimi, ABD Başkanı Donald Trump’tan gelen “teknoloji hırsızlığı” suçlamasına daha fazla dayanamadı ve yanıtını Sovyetler Birliği örneğiyle verdi.

O örnek neydi?

Uzaya ilk yapay uyduyu başarıyla fırlatan, ilk astronotu gönderen Sovyetler Birliği değil miydi?

Yani Pekin ABD’ye “bilim ve teknolojinin ön saflarında sizden önce Sovyetler Birliği vardı” diyor ve ekliyor: “Bu durumda, Amerikan uzay teknolojilerinin, Sovyetler Birliği’nden çalınmış olduğu söylenebilir mi?”

Pekin’e göre Trump’ın “küstahça” yaptığı “hırsızlık” suçlamasının asıl nedeni Çin’in yüksek teknolojili gelişimini frenlemek.

Çin Komünist Partisi’nin yayın organı Global Times’ta yayınlanan bir değerlendirme yazısında, “Bilim ve teknolojinin gelişimine muazzam katkılarda bulunan ABD, en gelişmiş ülke statüsünü korumak istiyorsa Çin’in gelişmesine engel olmak yerine teknolojik inovasyona liderlik etmeli ve daha fazla başarılı işler yapmalı” deniyor.

Yazıda bu cümlelerin arkasından gelen paragrafsa şöyle:

“Ancak ABD Çin’le çatışmayı tırmandırmaya karar verirse, o zaman da öyle olsun. Belki de bir kavgadan sonra Trump yönetiminin aklı başına gelebilir.”

Son cümleyi “kavga”nın yerine “savaşı” koyarak da okuyabiliriz.

Ve galiba yazının yayınlanmasının asıl amacı da Trump’lı gidişatın büyük bir savaşa neden olabileceğine dikkati çekmek.

(Kaynak: CRI online/Odatv.com/

Çeviri: Erkin Öncan)

 

Helsinki zirvesi daha şimdiden korku filmine döndü

 

16 Temmuz’daki zirvede Trump, Putin’le baş başa kaldığında ne konuşacak, ne isteyecek ve ne verecek? Herkes merak içinde.

ABD Başkanı çok iyi hazırlandım filan diyor ama Putin öyle kolay lokma olacak bir lider değil. Tersine, Trump’ı dünyadaki sorunlar üzerinde suya götürüp susuz getirir.

Örneğin Avrupa’daki NATO konusunda… Trump bu konuya ne kadar hazırlıklı kimse bilmiyor.

Bir diğer örnek: Kırım sorunu! Trump’ın düşüncesi nedir, daha doğrusu bir düşüncesi var mıdır? Onu da kimse bilmiyor. Ya Ukrayna? Hayal kırıklığı yaşayabilir…

Washington Post’taki bir habere göre Trump’ın en yakınındaki danışmanlar bile zirvede nelerin, nasıl konuşulacağından habersizler.

Trump’ın başta NATO olmak üzere Ukrayna ve Kırım politikaları büyük endişe kaynağı.

Zirvenin planlanması ve gündeminin saptanması Trump’la Putin arasında kalan bir konu. Meğer Trump, Kuzey Kore lideri Kim Jong-un’la görüşmesinde de aynı yöntemi izlemiş.

Almanya Başbakanı Angela Merkel, dayanamamış NATO’ya sahip çıkmış, “NATO Rusya’yla akla uygun ve eşit düzeyde, makul ilişkiler istiyor” demiş.

Zirve öncesi Merkel’den Putin’e uyarı bu sözler. Yani bunu Trump’a anlatmak zor ama sen anlamalısın, der gibi.

Dünya, bir ABD Başkanı’yla birlikte sanki bir korku filminin içinde. Bu da başımıza yeni geliyor…