Olay Gazetesi Bursa

Trump’ın Amerikan istihbaratıyla kavgası

ABD Başkanı Donald Trump zaten kafası karışık bir liderken Amerikan istihbarat örgütlerinin raporları onun ruh sağlığını iyice bozacakmış gibi görünüyor. Salı günü toplanan Senato İstihbarat Komisyonu’nda istihbaratın başındaki sorumluların yaptığı bazı açıklamalar var ki, Trump’ı uçuk kaçık kararlar vermeye yönlendirebilir. Çevresindeki adamları sık sık kovarak sürekli değişik isimlerle çalıştığı için onu “frenlemek” görevi kimde, o […]

ABD Başkanı Donald Trump zaten kafası karışık bir liderken Amerikan istihbarat örgütlerinin raporları onun ruh sağlığını iyice bozacakmış gibi görünüyor.

Salı günü toplanan Senato İstihbarat Komisyonu’nda istihbaratın başındaki sorumluların yaptığı bazı açıklamalar var ki, Trump’ı uçuk kaçık kararlar vermeye yönlendirebilir.

Çevresindeki adamları sık sık kovarak sürekli değişik isimlerle çalıştığı için onu “frenlemek” görevi kimde, o da şu anda belli değil.

Örneğin Ulusal İstihbarat Direktörü Dan Coats, Çin ve Rusya’yı işaret ederek, bu iki büyük gücün bugüne değin hiç görülmemiş bir şekilde ABD’ye karşı birleştiğini ileri sürüyor.

Coats, Çin’in siber casusluk faaliyetlerine, “Tek Kuşak Tek Yol” projesiyle dünya üzerindeki nüfuzunu artırmaya çalışmasına ve teknolojik atılımlarına dikkati çekiyor.

Ulusal İstihbarat Direktörü, Rusya’nın da, ABD’nin 2020 başkanlık seçimlerinin güvenliği bağlamında tehdit oluşturduğunu, toplumsal ve etnik gerilimi tırmandırmak amacıyla sosyal medyadaki çabaları artırmasından endişe edildiğini belirtiyordu.

*

İstihbarat yönetiminin değerlendirmeleri arasında Kuzey Kore ve İran’la ilgili geleceğe yönelik görüşler de vardı.

Dan Coast’la birlikte CIA Başkanı Gina Haspel ve FBI Direktörü Cristopher Wray, üçü birden İran’ın, ABD’nin çekildiği nükleer anlaşmaya uygun hareket ettiğini, Kuzey Kore’ninse nükleer programından vazgeçmeyeceğini ileri sürdüler.

İstihbarat yöneticilerinin bu görüşlerine Trump tepki verdi.

Başkan, Kuzey Kore’nin füze denemesi yapmadığını, Kore Savaşı’nda ölen Amerikan askerlerinin naaşlarının teslim alındığını, rehinelerin geri geldiğini belirterek bu durumdaki Kuzey Kore’nin nükleer silahlardan arındırılması şansının bulunduğunu savundu.

*

Trump, İran konusundaysa çok daha sertti. Anlaşılan Amerikan istihbaratının İran değerlendirmesi İsrail’in hiç hoşuna gitmemişti.

Trump’ın bu durumu toparlaması gerekirdi. Toparladı mı, yoksa ortalığı dağıttı mı pek anlaşılamadı ama epey öfkeliydi:

“İş, İran kaynaklı tehlikelere gelince, istihbarat camiası aşırı derecede pasif ve naif tavır içine giriyor. Haksızlar. Ben başkan olduğumda, İran tüm Ortadoğu’da ve o bölgenin de ötesinde sorunlara yol açıyordu. O berbat nükleer anlaşma sonlandırıldığından bu yanaysa çok farklılar.

Ama İran potansiyel bir tehlike ve çatışma kaynağı. Füze denemesi yapıyorlar, uçurumun kenarına iyice yaklaşmış durumdalar.

Ekonomileri çöküyor, ellerini bağlayan tek şey bu. İran’a dikkat edin! Belki de istihbaratçılar yeniden okula dönmeli.”

*

Trump alay ediyor. CIA, FBI ve Ulusal İstihbarat’la dalgasını geçiyor. Sadece Kuzey Kore ve İran konusunda da değil. Suriye’deki IŞİD’i de kendisinin bitirdiğini ileri sürüyor. Söyledikleri aynen şöyle:

“Ben başkan olduğumda IŞİD Suriye’de kontrolden çıkmış her yere saldırıyordu. O zamandan bu yana, özellikle son 5 hafta içinde büyük ilerleme sağlandı. Hilafet yakında yok edilecek. İki yıl önce bu düşünülemezdi.”

Trump, Afganistan’da Taliban’la yapılan barış görüşmelerine değinirken de, “18 yıldır süregiden çatışmaların sona erdirilmesine az bir zaman kaldığını, tarafların ilke anlaşmasına vardığını” bildirerek Başkan Clinton’dan bu yana katlanarak gelen bu sorunun çözüm başarısını da kendi hanesine yazacaktı.

*

Trump’ın ilkeleri yok. Onun için ABD’yi yönetmek kendi işlerini yönetmekten daha kolay.

Afganistan’dan çıkmak isterken Venezuela’ya girebilir, İran’a saldırmaktan da kaçınmaz.