Olay Gazetesi Bursa

Trump yöneten mi olacak, yönetilen mi?

“Şimdi zaman, ABD’nin bu bölünmenin yaralarını sarma zamanı. Cumhuriyetçilerin, Demokratların bir araya gelme, bir olma, birleşik olma zamanı. Ben kendi adıma söz veriyorum: Beni desteklemeyenlere de elimi uzatıyorum, sizlerin yardımına ihtiyacımız var, o yardımla beraber ilerleyeceğiz. Tüm Amerika’nın başkanı olacağım, sadece beni destekleyenlerin değil.” Seçim zaferi konuşmasında Donald Trump bunları söylemişti. Muhtemelen bir kâğıda yazıp […]

“Şimdi zaman, ABD’nin bu bölünmenin yaralarını sarma zamanı. Cumhuriyetçilerin, Demokratların bir araya gelme, bir olma, birleşik olma zamanı. Ben kendi adıma söz veriyorum: Beni desteklemeyenlere de elimi uzatıyorum, sizlerin yardımına ihtiyacımız var, o yardımla beraber ilerleyeceğiz. Tüm Amerika’nın başkanı olacağım, sadece beni destekleyenlerin değil.”

Seçim zaferi konuşmasında Donald Trump bunları söylemişti.

Muhtemelen bir kâğıda yazıp eline tutuşturmuşlardı.

Böyle konuşmalısın demişlerdi. O da isteneni yapmıştı.

Ne ki, Trump’ın söyledikleri kimseye inandırıcı gelmiyor.

ABD’nin Berlin Büyükelçisi John Emerson gibi düşünen milyonlarca Amerikalı var: “Bizi neyin beklediğini bilmiyoruz.”

Belirsizlik kadar kötü bir şey olabilir mi?

Büyükelçi, yeni dönemde ABD’nin bir tür izolasyon politikası uygulayacağını ve dünyadan uzaklaşacağını düşünüyor.

Gerçi bu bir tahmin ama Trump’ın seçimden önce söylediklerini dikkate alan bir diplomatın tahmini.

Avrupa’daki görüşler arasında da iyimser tek bir değerlendirme bulmanın bile olanağı yok.

İngiliz tarihçi Simon Schama çok karamsar: NATO’nun çökme tehlikesi altında kalacağını, iklim korumanın sekteye uğrayacağını ileri sürüyor.

Alman Sosyal Demokrat Parti Meclis Grubu Dış Politika Sözcüsü Niels Annen’se “Trump’ın söylediklerinin gerçekten de düşündüğü şeyler olduğu ihtimaliyle yüzleşmeliyiz” diyor.

Potsdam İklim Değişikliği Enstitüsü’nden Hans-Joachim Schellnhuber de “Dünyanın artık yoluna ABD’siz devam etmek zorunda olduğunu” savunuyor.

Noktayı koyan açıklama eski CIA Başkanı John McLaughlin’den geliyor:

“Eğer Trump daha önce açıkladığı her şeyi yaparsa dünya çapındaki liderlik rolümüze hoşçakal diyeceğiz. Bu yüzden umudumuz ya Trump’ın gerçekten öyle düşünmüyor oluşunda ya da birilerinin onu bu düşüncelerinden vazgeçirmesinde.”

 

Tıpatıp Berlusconi

 

İtalyanlar Trump’ı Berlusconi ile karşılaştırmışlar ve şu sonuca varmışlar:

İkisi de güzel kadınlara düşkün, ikisi de iki kez boşanmış, ikisi de seks skandallarıyla ünlü, ikisi de iş dünyasında zenginleştikten sonra politikaya girmiş, ikisi de göçmenlere düşman. Ve ikisi de ırkçı, faşist, yalancı ve benmerkezci. İki lider arasında ancak bu kadar benzerlik olur.

Onun için İtalyanlar, Amerikalılara “Berlusconi deneyimine hazır olun” mesajı gönderiyorlar.

 

Suikast çağrısı

 

Sonunda bu da oldu: İngiliz gazetesi Guardian’ın yazarlarından Monisha Rajesh twitter hesabından yaptığı paylaşımda Donald Trump’a yönelik suikast çağrısında bulundu. Yazar, “Başkan’a suikastın zamanı geldi” ifadesini kullandı. Rajesh, tepkiler nedeniyle hesabını sildi. Guardian gazetesiyse yazarla ilişkisini kestiğini duyurdu.