Olay Gazetesi Bursa

Trump akıllı olsa Kissinger’dan dış politika dersi alır

ABD Başkanı Donald Trump 73, eski dışişleri bakanlarından Henry Kissinger 96 yaşında.  Peki, hangisinin kafası daha iyi çalışıyor? Bu soruya elbette çok farklı karşılaştırmalarla yanıt vermek mümkün. * Bizim örneğimiz ABD-Çin ilişkileri olsun.  Çünkü Pekin’de düzenlenen Çin Kalkınma Forumu Özel Oturumu daha yeni sona erdi ve Kissinger da oturuma görüntülü bir mesajla katıldı. Trump ya […]

ABD Başkanı Donald Trump 73, eski dışişleri bakanlarından Henry Kissinger 96 yaşında. 

Peki, hangisinin kafası daha iyi çalışıyor?

Bu soruya elbette çok farklı karşılaştırmalarla yanıt vermek mümkün.

*

Bizim örneğimiz ABD-Çin ilişkileri olsun. 

Çünkü Pekin’de düzenlenen Çin Kalkınma Forumu Özel Oturumu daha yeni sona erdi ve Kissinger da oturuma görüntülü bir mesajla katıldı.

Trump ya da Trump’ın takımından herhangi birinin mesajı var mı? 

Haber kanallarında rastlamadık. 

Sadece Başkan Yardımcısı Mike Pence’in bir mesajı var ama o da Huawei’yi boykot çağrısıyla ilgili. Yani Çin’le kavgayı körükleyen bir mesaj. Pekin’in yanıtı da o yüzden epey sert olmuş: 

“Çin, ABD’nin ulusal güvenlik kavramını genelleştirmesine ve ulusal gücü kötüye kullanarak Çinli işletmeleri baskı altına almasına karşı çıkıyor. ABD’ye bu yanlış eylemlerini derhal durdurma ve Çinli işletmelerin olağan yatırımlarıyla faaliyetlerine adil, eşit ve ayrım gözetilmeyen bir ortam yaratma uyarısında bulunuyor.”

*

Şimdi gelelim 96 yaşındaki Kissinger’ın Pekin’de düzenlenen özel oturuma gönderdiği mesaja:

Bir: Kissenger, işbirliği içinde Çin ve ABD arasındaki sorunların çözülmesinin ortak bir sorumluluk olduğunu belirtiyor ve bunun dünya barışını ve kalkınmasını sağlamak için de gerekliliğini ifade ediyor.

İki: ABD ve Çin’in teknoloji, siyasi deneyim ve tarih açısından dünyanın kalkınmasına ve barışına en büyük etki yapabilecek iki büyük ülke olduğunu vurguluyor.

Üç: ABD ve Çin ilişkilerinin 40 yıllık tarihine tanıklık etmekten büyük onur duyduğunu söylüyor.

Henry Kissinger ABD ve Çin ilişkisi üzerine ne zaman açıklama yapsa bu görüşlerini tekrarlıyor.

*

Anlaşılıyor ki, Kissinger sadece Çin’i değil, Çin’in de içinde yer aldığı bütünü görüyor. Yani Çin’le birlikte Hindistanı da düşünüyor.

Çin’le Hindistan’ın nüfusları birer buçuk milyar zaten. İkisi birden 3 milyarlık nüfusa sahip. Ve durmadan da çoğalıyorlar.

İyi de ABD’nin nüfusu ne kadar? Yuvarlatalım ve 350 milyon diyelim. 

Haydi AB’nin 500 milyonluk nüfusunu da ekleyelim, bir milyar etmiyor.

Üstelik, özellikle Çin’in nüfusu nitelik yönünden eskisinden çok farklı, eğitimli sayısı ve eğitimin düzeyi sürekli yükseliyor. 

Öte yandan Hindistan da, Çin’den geride kalmamak için onun attığı adımları izliyor.

*

Peki, ABD ne yapıyor Çin’in gelişmesi karşısında? Kendi düzeyine gelememesi için sürekli çelme takmaya çalışıyor. Ne var ki, tarihsel gelişimi durdurabilmek olanaksız.

Çin aldı başını gidiyor.

Diğer ülkelerle ilişkilerde hep Washington buyuracak, sadece kazanan o olacak, hep o haklı çıkacak… Öyle bir dünya yok artık!

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ülkesinin Çin’le ilişkilerini değerlendirirken şöyle diyor:

“Çin’le kurduğumuz ilişkiler çok yönlü ortaklığa ve stratejik etkileşime dayalıdır. Karşılıklı yarar sağlayan bir yapısı vardır. İlişkiler resmi belge ve anlaşmalarla güçlendirilmekle kalmıyor, sürekli olarak pratiğe de dökülüyor. İki ülke arasındaki siyasi diyalog da yoğun bir şekilde sürüyor.”

*

Washington’da aklı başında bir lider olsaydı, Kissinger’dan ders alırdı. Ne var ki, ABD seçmeninin tercihi Trump gibi bir adamdan yana oldu.