Türkiye’nin Afrin operasyonu, bir yandan da Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunmasına yardımcı oldu.
Yoksa ABD, Suriye’nin kuzeyini çoktan PYD/PKK’ya ayırmıştı.
Şu andaki tabloda söz konusu örgütler ABD’ye çok öfkeli görünüyorlar.
Pentagon onlara kim bilir ne sözler verdi ki, Türkiye’nin Afrin’e yönelik bir operasyona kalkışamayacağına inandılar.
Terör örgütlerinin şoke olmalarının nedeni bu aslında.
Önce ne yapacaklarını bilemediler.
Sonra Rusya ve Suriye’ye yanaştılar.
En sonunda da yapayalnız kaldılar.
Ancak bu tablodan en zararlı çıkan taraf ABD oldu.
Bir kere Kürtleri kaybetti. İkincisi karizmayı çizdirdi.
Çizdirdi çünkü Kürtlere göre ABD isteseydi, Türkiye’yi durdurabilirdi.
Ama durduramadı.
İşte o zaman da doğal olarak Suriyeli Kürtler arasında ABD’nin güvenilirliği tartışmaya açıldı.
Bu durum, bölünmüş bir Suriye hayaliyle yaşayanların tüm umutlarını söndürmüş oldu.
Alman basınından aktardığımız şu tek satır, 7 yıldır yapılanların sonucunun bir özeti gibi: “Suriye, ABD ve Avrupa için kaybedilmiş sayılır.” (Berlin/Tagesspiegel)
Çok doğru. Sadece ABD açısından değil, Avrupa açısından da önemliydi Suriye’nin parçalanması.
Zayıf bir ŞAM yönetimi, ki bunu Kürtlerin bağımsızlığıyla gerçekleştirmeye çalışacaklardı, İsrail’e ve Suudi Arabistan’a rahat hareket etme olanağı yaratacaktı.
Ayrıca Lübnan’la Ürdün’ün kontrolü de Paris ve Berlin’in elinde olacaktı.
Ne var ki, proje bu yönde pratiğe geçirilemedi.
Son duruma bakılırsa, ABD’nin yanı sıra Avrupa da sonuçtan hiç memnun değil.
Özellikle Fransa ve Almanya’nın canları çok sıkkın…
Trump’tan iki tehlikeli girişim: Kudüs ve Afganistan
Kudüs’te artık hemen her şey olabilir, her şey beklenebilir. Radikalleri ayağa kaldırmak için bu kadar isabetli bir seçim yapılamazdı.
Bunu ABD’nin Başkanı Donald Trump başardı.
Bir de onun yardımcısı var, Pence mi ne?
İki sorumsuz Ortadoğu’yu kaosa sürüklemek için ne gerekiyorsa yapıyorlar: Kudüs İsrail’in başkentiymiş. Filistinlilerin değilmiş.
Önce Trump ilan etti bunu ve Tel Aviv’deki ABD Büyükelçiliği’nin Kudüs’e taşınması için talimat verdi.
Daha sonra da yardımcısı Mike Pence’i gönderdi bölgeye.
Filistin yönetimi Pence’le görüşmeyi reddetti tabii.
Pence, İsrail’de Başbakan Netanyahu’yla görüştü, Trump’ın daha önce söylediklerini yineledi ve Washington’a geri döndü.
Trump’ın ikinci tehlikeli girişiminiyse Pakistan ve Afganistan politikaları oluşturdu. Finansal yardımı keserek Pakistan’ı müttefik olmaktan çıkardı, kendi başına bıraktı. Oysa Pakistan Taliban’ın denetmeni olarak görülüyordu.
Trump, güvenlik politikalarından hiç anlamadığı için Afganistan’da Taliban’ın yanı sıra IŞİD terörünü de canlandıran bir ortam yarattı.
Şimdi, yüz binlerce Afgan kaçıyor ve ülke boşalıyor.
Afganistan tamamen terör örgütlerinin eline kalıyor.
Sayıları giderek artan Afgan mülteciler hangi ülkelere sığınacaklar acaba?