Olay Gazetesi Bursa

Suriye’de sivil ölümleri yaşamın bir gerçeği mi?

ABD öncülüğündeki Batı-Arap koalisyonunun Suriye’de bir ay içinde 225 sivili öldürdüğünü İngiltere merkezli İnsan Hakları Gözlemevi açıklıyor. Bu durumda sivil ölümlerini Suriye askerlerinin üzerine atmalarının olanağı kalmamış oluyor. O zaman ne yapıyorlar? Ölümleri değersiz hale getiriyorlar. İşte örnek: Sorumluluğu üstlenen ABD (Niçin İngiltere değil?), Savunma Bakanı James Mattis’in ağzından “IŞİD’le mücadelede sivil ölümleri yaşamın bir […]

ABD öncülüğündeki Batı-Arap koalisyonunun Suriye’de bir ay içinde 225 sivili öldürdüğünü İngiltere merkezli İnsan Hakları Gözlemevi açıklıyor.

Bu durumda sivil ölümlerini Suriye askerlerinin üzerine atmalarının olanağı kalmamış oluyor.

O zaman ne yapıyorlar? Ölümleri değersiz hale getiriyorlar.

İşte örnek: Sorumluluğu üstlenen ABD (Niçin İngiltere değil?), Savunma Bakanı James Mattis’in ağzından “IŞİD’le mücadelede sivil ölümleri yaşamın bir gerçeğidir” açıklamasını yapıyor.

23 Nisan-23 Mayıs arasında 44’ü çocuk, 36’sı kadın olmak üzere toplam 225 sivilin ölümünü “yaşamın bir gerçeği” olarak kabul ederek içimize sindirmemiz isteniyor.

Bir de tersini düşünelim: Sivil ölümlerine neden olan Suriye olsaydı ABD ve Batı-Arap koalisyonu kim bilir neler yapar, neler söylerdi?

Günlerce “canavarlık” diyerek Esad’ı gazetelerden, televizyonlardan ve sosyal medyadan bombardımana tutarlardı.

Ya şimdi? Şimdi sivil ölümleri, “yaşamın bir gerçeği”.

Esad öldürdüğünde insanın yaşamı değerli, onlar öldürdüğündeyse değersiz.

Eh, bu durumda öldürülen 225 sivilin hesabı sorulamaz ve kimse de suçlanamaz.

BM, 2011’den bu yana Suriye iç savaşında, yaklaşık, 500 bin kişinin öldürüldüğünü tahmin ediyor.

Tabii Suriye’yi suçlamak kolay…

Ama bu bilançoda ABD ve koalisyonun payı ne kadar?

İşte, onu bilmek olanaksız… Çünkü Batı, hesap vermeyi sevmiyor. Ancak hesap sormaya bayılıyor.

 

Koalisyona duyulan kuşku boşuna değil

 

Liderliğini ABD’nin yaptığı uluslararası koalisyon Irak’ta da sözde IŞİD’le mücadele ediyor. Ne var ki, IŞİD’e karşı Musul’daki mücadeleyi örgütleyen Bedir Teşkilatı koalisyonun mücadeleye ayak bağı olduğunu ileri sürüyor.

Teşkilatın Genel Sekreteri Hadi El-Amiri, “Uluslararası koalisyon, Irak kuvvetlerine çok az ve basit bir destek sağlıyor. Ben, onların Musul’u kurtarma operasyonlarının gecikmesinin nedeni olduğunu düşünüyorum” diyor.

Demek ki, sahadaki güçler, Suriye’de ya da Irak’ta olsun koalisyonun eylemlerinden kuşku duyuyorlar.

Ama kuşku duyulması boşuna değil. İşte İngiltere’de haber patladı sonunda: Meğer İngilizler, Kaddafi’yi devirmek için Libya’da El Kaide bağlantılı cihatçıları eğitip desteklemişler. Manchester saldırganının Libyalı oluşu rastlantı değil yani.

 

Şam yönetimi diplomatik atak başlattı

 

Suriye Dışişleri Bakanlığı BM ve BMGK’ya gönderdiği iki ayrı mektupla “ABD komutasındaki gayrimeşru uluslararası koalisyon güçlerinin Deyrezzor’a bağlı Meyadin kentinde bir çarşıyla bir yerleşim alanına düzenledikleri bombalı saldırılara” tepki gösterdi.

Mektuplarda, “IŞİD’e karşı savaş iddiası altında faaliyet gösteren uluslararası koalisyon güçlerinin saldırılarında çoğunluğu çocuk ve kadınlardan oluşan 35 sivilin öldüğüne ve onlarca vatandaşın da yaralandığına” dikkat çekilerek bunun teröre karşı mücadeleyle hiçbir ilgisinin olmadığı vurgulandı.

Bombalamaların Suriye’nin egemenliğine ve sivil vatandaşlarına karşı açık bir saldırı oluşturduğunun ifade edildiği mektuplarda, bu durumun terör örgütlerine fırsat yaratmaktan başka hiçbir işe yaramadığı belirtildi.

Şam, sahada üstünlüğü ele geçirirken diplomatik ataklarını da yoğunlaştırıyor.

Tabii bu gelişme ABD’nin, Avrupa’nın, İsrail’in ve Arapların hiç hoşuna gitmiyor ve onları telaşlandırıyor…