ABD’nin sözü vardı: Suriye’de IŞİD’le mücadele edenler arasına katılacak ve onlara destek olacaktı.
Ne var ki Pentagon verdiği sözün tam tersini yaptı.
IŞİD’le ve diğer terör gruplarıyla savaşan Suriye ordusuna saldırmaya başladı.
Bir keresinde “Kusura bakmayın yanlışlık oldu” bahanesini uydurdu.
Diğerinde Suriye ordusunun kimyasal silah kullandığını iddia etti.
Perşembe günkü son saldırıdaysa “müttefikim” dediği birtakım grupları Suriye ordusundan koruyacaktı.
Bombardımana katılan ABD uçaklarının yanında İngiliz ve Fransız uçakları da yer aldı.
***
İyi de ABD ve koalisyon, Suriye ordusuna yönelik saldırıyı Rusya’ya haber vermiş miydi?
Öyle ya, iki dev Suriye’de yapacakları operasyonlardan birbirlerini haberdar ediyorlardı.
Ama hayır! Bu kez Moskova bilgilendirilmemişti.
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov bu durumu protesto ederken, “ABD’nin Suriye’de hükümet güçlerini vurmadan önce Moskova’ya bildirimde bulunmadığını” söyledi.
Lavrov ayrıca bunun gayrimeşru, hukuka ve yasalara aykırı, Suriye’nin egemenliğine yönelik bir ihlal olduğunu savundu.
Bu arada Ruslar, ABD’nin Suriye ordusundan korumaya çalıştığı grupların IŞİD ve El Nusra (yeni adıyla Fetih El Şam) olduğunu belirledi. Yani terör örgütleriydi.
Yardım ve yataklık edense Ürdün’dü. Uçaklar Ürdün’den kalkarak Suriye hava sahasına girmişti.
***
Tüm bu gelişmeler Suriye barış görüşmelerini zora sokabilirdi.
Şam bundan böyle şunu soracak: Anlaşmaya uyacağından kuşku duyulanlarla barış görüşmelerini yürütmek mümkün olacak mı?
Ama asıl önemlisi Suriye sorununun çözümü çerçevesinde ABD’yle işbirliği yapan Rusya’nın düşürüldüğü durumdu.
ABD ve koalisyonun son saldırısı Moskova’ya ve Putin’e atılan bir kazıktı aynı zamanda.
ABD, Suriye lideri Esad’ı devirme politikasından geri adım atmıyordu. Esad devrilecek, İran ve Hizbullah Suriye’den geri çekilecekti.
İsrail ancak o zaman rahat edebilirdi.
Aslında Rusya da İsrail’e güvence veriyordu ama bir yandan da Esad’ı koruyup kollamaya devam ediyordu.
Oysa İsrail’e göre Esad öldürülmeli, yeryüzünde bıraktığı tüm izler yok edilmeliydi.
Tel Aviv’le Şam arasındaki düşmanlık öyle böyle değildi.
ABD ve Avrupa da tarafları barıştırmak yerine kışkırtmayı tercih ediyordu.
***
Ama Washington esas bombayı yaptırım kararıyla patlattı.
Temsilciler Meclisi’nde, Suriye ordusuna saldırıyla eşzamanlı olarak onaylanan yasaya göre Suriye’nin müttefiklerine yaptırım uygulanacaktı.
Bundan da en çok Şam’a finansal ve teknolojik destekte bulunan ülkelerin vatandaşları etkilenecekti.
Listeye alınanlara vize verilmeyecek, iş ilişkileri yasaklanacak ve ABD’de sahip oldukları menkul ve gayrimenkul varlıklara el konulacaktı.
***
Yaptırımdan etkilenecek ülkelerin başında da Rusya var. Ukrayna’dan sonra şimdi de Suriye yaptırımları…
Türkiye’nin yanı başında gidişat iyiden iyiye çatallaşıyor…