Tam bitti artık diye düşünülürken bir de bakıyorsunuz yeniden saldırıya geçmiş.
Bu, nasıl oluyor? Kim ya da kimler, ne yapıyorlar da IŞİD’i canlı tutmayı başarıyorlar?
Örneğin Suriye’de dün yeniden antik kent Palmira’ya saldırmış teröristler.
Oysa Suriye ordusu, IŞİD’in kalelerini birer birer düşürmemiş miydi?
Suriye birlikleri, özellikle Palmira’yı 2016 ve 2017’de iki kez IŞİD’in elinden geri almamış mıydı?
Irak’ta da aynı senaryo sahnede. Iraklılar “Kurtulduk” diye sevinirken Başbakan Haydar el-İbadi, yerleşim alanlarının dışındaki bölgelerde “IŞİD terör örgütünü temizleme operasyonunun devam ettiğini” söylüyor.
Tamam, kentlerden temizlenmiş ama yeniden dönmesi de pekâlâ mümkün.
Suriye’de Palmira’ya saldırması sürpriz oldu örneğin. Çünkü iki kez yenilmiş ve Suriye ordusu tarafından darmadağın edilmişti.
*
Akla gelen şudur: Hem Suriye’deki hem de Irak’taki IŞİD militanları bir yerlerde dinlenmeye çekiliyorlar. Yaralılar iyileştiriliyor, sağlık kontrollerinden geçiriliyor, karınları doyuruluyor, ilaçları veriliyor, silahları yenileniyor… Sonra yeniden sahaya salınıyor.
Tüm bunları gerçekleştiren güç kim? Ya da o güç kimlerden oluşuyor?
Bir süre önce Suriye’nin Deyrizor kentinde 4 Rus askerini öldüren, 4’ünü de yaralayan teröristlerin ABD’nin kontrolündeki El Tanf (ya da Tanif) üssünden geldiklerinden kuşku duymuştu Moskova.
Mayıs ayı başında da Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, ABD’nin El Tanf üssünde teröristlerin barındırıldığını ve eğitimden geçirildiğini ileri sürmüş ve Washington’ı uyarmıştı.
*
Tabii Irak ve Suriye’de IŞİD’ın varlığı sorununda sadece ABD’den kuşku duymak yanıltıcı da olabilir.
ABD’yle birlikte İsrail’i, İngiltere’yi, Fransa’yı da düşünmek, topunun bu işin içinde olduğunu hesaba katmak gerekir.
Örneğin İsrail, en yetkili ağızlarından Suriye’deki IŞİD eylemlerinin kendi işlerine yaradığını belirtmişti.
Bir kez de değil, birkaç kez işitilmişti Tel Aviv kaynaklı açıklamalar.
Ne ki, başta BM ve onun bünyesindeki ilgili birimler daima sessiz kalmışlardı.
Kimse kalkıp da İsrail’e “Sen ne diyorsun?” diye sormamıştı.
Şimdi Irak ve Suriye’de IŞİD’e karşı yürütülen mücadelenin tamamlandığını söylemek mümkün mü?
*
Oysa IŞİD’in örgütsel yapısının artık ortadan kaldırılması gerekiyor ki, Irak ve Suriye’deki toplumsal tahribatın boyutlarının ne olduğu, nerelere kadar uzandığı görülebilsin.
Ancak, tablonun ayrıntılarıyla ortaya çıkarılmasına sanki izin vermek istemeyenler var.
Irak biraz daha şanslı Suriye’ye göre. Yakaladıkları IŞİD militanlarını yargıya teslim ederek hiç olmazsa kim suçlu kim değil, adalet mekanizmasını çalıştırmayı başarmış durumdalar.
Suriye’de henüz bu aşamaya gelinmiş değil. Tabii önce IŞİD’in bitirilmiş olması ve Şam yönetiminin derlenip toparlanması gerekiyor.
*
Aradan kaç yıl geçti… Kaçırılan ve tecavüze uğrayan kadınlar, dünyaya gelen ve büyüyen babasız çocuklar… İşkenceler, ölümler… Aklın almayacağı yaşamlar…
Irak’ta da, Suriye’de de bir an önce toplumsal tedaviye geçilmeli.
Ama önce IŞİD saldırılarının arkasındaki ülkeler uyarılmalı.
Yoksa dünyada güç dengeleri değiştiğinde savaş suçlusu ilan edilmeleri ve yargılanmaları olasılığı var. Ve zaman o ülkeler için kısalıyor…
(Kaynak: Amerika’nın Sesi/Sputnik/Tesnim)