İngiltere Başbakanı David Cameron, Panama belgeleriyle kendisini zor durumda bırakanlardan öcünü almadan görevinden istifa etmeyebilir. Eğer onun kafasında da şüphelilerin başında ABD geliyorsa, buna karşılık vermek ister.
Örneğin, İngiliz Askeri Enformasyon Servisi Janes’in, internet üzerinden ABD hükümetine ait deniz taşımacılığı belgelerine ulaşarak Pentagon’un Suriye’deki silahlı çetelere binlerce ton silah sevk etmeye devam ettiğini saptıyorsa…
Cameron da “Bu bilgilerin sızdırılmasında bizim herhangi bir rolümüz olamaz. Ancak bağımsız araştırmacı gazeteciler bunu haber yapmakta özgürdür” diyebilir.
Tıpkı, Washington’ın yaptığı gibi…
Ne demişti Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mark Toner Panama belgeleri konusunda: “Biz sızdırmadık ama haber olmasını ve yayınlanmasını destekliyoruz.”
Eh, İngiltere de Suriye iç savaşını ABD’nin nasıl körüklediğini belgeleyen deniz ulaştırma verilerinin haberleştirilmesini basın özgürlüğü kapsamında değerlendirecektir bu durumda.
Kimsenin bir şey demeye hakkı da olamaz.
Bir hafta önce Panama belgeleri saçılıyor, bir hafta sonra ABD’nin Suriye marifetleri dökülüyor… Rastlantı değil elbette.
Olan biten, daha çok ABD-İngiltere düellosuna benziyor.
Ama iyi oluyor. Sızıntılar, kimin ne mal olduğunu gözler önüne seriyor.
Afganistan Savaşı’nı Taliban kazandı
ABD, Afganistan’da Talibanı barış masasına oturtmaya çalışıyor.
Dışişleri Bakanı John Kerry bu amaçla Kabil’de görüşmeler yapıyor.
Kerry, Taliban’ın barış sürecinde yer almasıyla Afganistan’ın savaşlardan kurtulabileceğini ve ülkedeki acıların sona erebileceğini söyledi.
Afganistan Dışişleri Bakanı Selahattin Rabbani de, Kerry’yle yaptığı görüşmede uluslararası toplumun Kabil hükümetiyle Taliban arasındaki görüşmeleri teşvik etmesi gerektiğini ifade etti.
Hepsi iyi de, Afganistan’ın bu hale nasıl getirildiğini konuşmayacaklar mı?
Taliban, o dönemde ABD’nin bir terör örgütü projesiydi.
Ve o proje on binlerce, belki yüz binlerce asker ve sivilin ölümüne yol açtı.
Şimdi “Pardon” deyip Taliban’la masaya oturacaklar.
Kimse hesap sormayacak, onlar da hesap vermeyecekler.
Peki, vicdanları hiç sızlamayacak mı?..
Ankara-Moskova arasında buzlar eriyor mu?
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov Türkiye’ye mi geliyor?
Aydınlık gazetesinin ortaya attığı iddiayı Dışişleri Bakanlığı yalanladı. Dışişleri kaynakları böyle bir ziyaretin Ankara’nın gündeminde olmadığını bildirdi.
Konuyla ilgili olarak Moskova tarafından da bir bilgi ulaşmadı.
Ancak iki başkent arasında, Rus uçağının düşürülmesinden bu yana, hissedilir anlamda bir yumuşama yaşandığı kesin.
Örneğin, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Moskova’nın duygusal yaklaşımdan çıkıp sağduyulu tavır almaya başladığını belirterek, bu durumun iyiye işaret olduğunu söyledi.
Bakan Çavuşoğlu’nun bir televizyon kanalında yaptığı açıklamaya göre, Moskova’nın attığı tüm olumsuz adımlara karşın Türkiye soğukkanlılığı elden bırakmadı.
Rusya’ya yaptırımlara katılmayan tek NATO ülkesinin hâlâ Türkiye olduğunu anımsatan Çavuşoğlu “Rusya’nın artık bunu anlaması gerekir” dedi.
Lavrov’un son Türkiye ziyareti, 24 Kasım 2015’te Rus askeri uçağının Türk jetlerince düşürülmesinin ardından iptal edilmişti.