Ürkütücü haber gündeme bomba gibi düştü…
“IŞİD, Suriye-Irak arasındaki son sınır kapısı El Tanaf’ı da ele geçirdi.”
Böylece IŞİD militanları, son iki haftada Irak’ın Anbar bölgesi ve Ramadi kenti ile Suriye’nin iki bin yıllık antik kenti Palmira arasında bağlantı kurmayı başardı.
***
Sonuç endişe vericiydi…
Suriye’de yaklaşık 95 bin kilometrekarelik bir alan, bir başka ifadeyle ülke topraklarının yarısı, IŞİD’in kontrolü altına girmiş oldu.
Ama ayrıca “etki alanı” söz konusuydu ki, stratejik kentler Der Zor, Rakka, Haseke, Halep ve Hama da bu alan içindeydi.
Oysa daha birkaç gün öncesine kadar Batı’da IŞİD’in gerilemekte olduğuna ilişkin haberler konuşuluyordu: IŞİD mali sıkıntıdaydı, silah ve teçhizat sorunu yaşıyordu ve zayıflıyordu.
***
Ne var ki, IŞİD söz konusu haberleri yalanlarcasına atağa kalktı.
Ve Batı’da, özellikle ABD’de panik başladı…
Uygulanan strateji para etmedi ve koskoca Amerika IŞİD’le savaşı kaybediyordu.
Bu durumda… Kongre, ABD Başkanı Barack Obama’nın istediği “Irak ve Suriye’de IŞİD’e karşı askeri güç kullanma yetkisini” artık onaylayabilirdi.
***
Amerikalı eski istihbarat görevlisi ve askeri danışman Michael Pregent ile siyaset bilimi profesörü Max Abrahms “IŞİD’in ancak yetenekli kara kuvvetleri ve Amerikan hava desteği birleştiğinde ciddi sorunlar yaşadığı” konusunda görüş birliği içindeydi. Örnekse, Kobani’deki Kürtlerle Tikrit’teki Şii milislerin IŞİD’le savaşıydı.
***
İyi de, şimdi Suriye’nin yarısını, Irak’ın da önemli bir bölümünü kontrol altına alan IŞİD’le, nasıl bir “yetenekli kara kuvvetleri” baş edebilirdi? Sorun buydu…
Örneğin Irak’ta, Irak ordusu muydu? Suriye’de “eğit-donat” programıyla oluşturulacak birlikler miydi? Yoksa doğrudan Amerikan Kara Kuvvetleri’nin alana çıkması mıydı? Ya da başka bir ülkenin askeri gücü müydü?
***
Obama, IŞİD’in atağa kalkmasıyla meydana gelen gelişmeleri değerlendirirken “Savaşı kaybetmiyoruz ama taktik açıdan geçici bir başarısızlık yaşandığı konusunda kuşku yok” diyordu. ABD Başkanı IŞİD’in son ilerleyişini koalisyon güçlerinin aksaması olarak nitelendirdi.
Bu arada Obama dilinin ucuna geldiği halde söyleyemediğini Beyaz Saray sözcüsü Josh Earnest’e söylettirdi:
“Irak ve Suriye’de IŞİD’e karşı karada mücadele edecek etkin güçler oluşturulmadan bu konu önemli bir zorluk olmaya devam edecektir.”
***
Karada savaş için Irak ordusunun eğitim ve silaha ihtiyacı vardı.
ABD’nin Suriye’de IŞİD’e karşı savaşacaklara yönelik olarak Ürdün’de başlattığı “eğit-donat” programı da çok yavaş ilerliyordu.
***
Başka seçenek yok muydu?
Vardı tabii. Koalisyona Rusya’nın gücü de dahil edilebilirdi.
Irak Başbakanı Haydar el İbadi soluğu Moskova’da aldı ve Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’la bir araya geldi.
Sonuç: Putin Irak’a silah desteği sözü verdi. Lavrov da “Irak’taki IŞİD tehdidinin ortadan kaldırılması için Bağdat’ın savunma kapasitesinin artırılması konusunda her türlü çabayı göstereceklerini” bildirdi.
***
ABD ve Rusya, IŞİD sayesinde müttefik iki ülke olur mu bu gidişle?
Ortadoğu çalkalanıyor. ABD, küresel bir güç olsa da, bölgeyi tek başına çekip çevirdiği günlerin uzağında…
***
İşte Rusya ve Çin’in Akdeniz’deki ortak deniz tatbikatı!
Hem de NATO’nun Avrupa’da, Rusya sınırlarına yakın topraklarda başlattığı tatbikatla eşzamanlı…
Olası amaç: ABD’nin bölgedeki üstünlüğünün dengelenmesi…
Geçmişte böyle bir şey mümkün müydü?
Oysa ortaklık olsaydı Ortadoğu’da ne IŞİD, ne ilkellik ne de savaş olurdu…