Rakka’daki Arap-Kürt geriliminden dünyanın haberi daha yeni oluyor.
Meğer Suriye Demokratik Güçleri olarak örgütlenen iki etnik grup arasındaki ilişkiler son dönemde bozuldukça bozulmuş.
SDG’nin mimarı ABD baştan ne yapacağını bilememiş. Ama bakmış ki Araplar eziliyor, örtüyü kaldırıp tüm görüntünün gözler önüne serilmesine olanak tanımış. Tabii bunun nedeni de yarın öbür gün suçlananın kendisi olması olasılığı…
İşte Amerika’nın Sesi’nde yer alan Jamie Dettmer imzalı haber: “Kürtler ve Araplar arasındaki güvensizlik Rakka operasyonunu zorlaştırıyor.”
Yazarın sıraladığı olaylarsa YPG’nin baskın çıktığını gösteren eylemler: SDG içindeki Arap gençlere kötü muamele, YPG’nin toprak talebi, Arap halkın evlerinden çıkarılması, köylerinin basılması, genç erkeklerin gözaltına alınması ve diğerleri… Tüm bunlar Arap halkın YPG’yle ilişkili kuşkularındaki haklılığın göstergeleri gerçekte.
ABD de bunun farkında olduğu için Amerika’nın Sesi’nden seslenerek adeta “affedersiniz” diyor. Sonuçta faturayı ödeyecek olan kendisi çünkü.
Bilindiği gibi, Washington, Irak ve Suriye’nin kuzeyini ve oradan da Fırat Nehri’ne uzanan bölgede kendi denetiminde bir koridor oluşturmayı hedefliyor.
Ve buna koşut, planın tıkır tıkır işlemesini istiyor.
Ne ki, Suriye’nin kuzeyindeki Araplar bu plana karşı… Nedeniyse planın sadece Kürtleri gözetmesi…
Bu durumda, ABD-YPG ittifakı, Arap aşiretleri Esad’a yaklaştırıyor, kuzeyin tamamen Şam yönetiminde kalması noktasında aynı cephede birleştiriyor.
Öyle görünüyor ki ABD, “Kuzey Irak” oluşumu döneminde olduğu gibi rahat değil.
O zaman bölge ülkeleri resmen karambole getirilmişti.
Şimdi yoğurt üflenerek yeniyor…
Washington üzgün… Ankara’da değişiklik yok
ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson’ın Türkiye’den istediğini alamadan ayrıldığı anlaşılıyor, “Karşılıklı güvenimizi kaybettik” sözlerinden.
İstediği neydi Tillerson’ın? Tabii ki ‘Kuzey Suriye’ydi.
Bunu da, “Ateşkes sürecini Suriye’nin kuzey bölgelerinde de yaşama geçirebileceğimizi umuyoruz” diyerek dile getirmişti.
Türkiye’nin ABD Dışişleri Bakanı’na ilk yanıtı Cumhurbaşkanı Erdoğan verdi: “Afrin bizim için tehdittir.”
Ardından Türk Silahlı Kuvvetleri’nden de bir değerlendirme geldi. Genelkurmay Başkanlığı’nca yapılan açıklamadan bir bölüm şöyleydi:
“Suriyeli vatandaşların güvenle ikamet etmeye başladığı Mare bölgesine son dönemde PYD/YPG/PKK terör örgütü mensupları tarafından havan ve benzeri silahlarla atışlar yapılmaktadır. […] TSK tarafından PYD/YPG/PKK terör örgütünce yapılan taciz ve saldırılara misliyle mukabele edilmiştir, edilmeye de devam edilmektedir.”
Amerika’nın Sesi’nde yer alan haberde TSK’nın açıklamasına ilişkin yorumsa oldukça dikkat çekici:
“ABD’nin üst düzey temaslara ve Washington’ın ‘öncelik Rakka operasyonu ve DEAŞ’ın bertaraf edilmesi’ şeklindeki telkinlere rağmen Ankara’nın politikasında değişiklik olmadığı gözlemlendi.”