ABD’nin son günlerde Ortadoğu’ya sevkettiği askeri birliklere, savaş gemilerine, bombardıman uçaklarına, Patriot füze savunma bataryalarına bakılarsa İran’la savaş kapıda görünüyor.
Yoksa Pentagon ne diye bu kadar telaşa kapılsın ki?
CENTCOM’un Sözcüsü Albay Bill Urban’ın yaptığı açıklamaya göre Ortadoğu’da İran ve İran destekli güçler, bölgedeki Amerikan askerlerine yönelik saldırılara hazırlanıyormuş.
Olabilir. Ancak ABD medyasındaki haberlerde İran’ın ya da İran destekli güçlerin Amerikan askerlerine saldıracağına ilişkin istihbaratın İsrail’den geldiği belirtiliyor.
O zaman İsrail’in adı geçtiğinde durup düşünmek gerek. Acaba doğru mu?
*
Netanyahu ve kafadarı Trump… Netanyahu’nun kışkırtıcılıkta, Trump’ın da gaza gelmekte üzerlerine yok.
İran’la yapılan nükleer anlaşmayı çökerten bunlar.
Anlaşmanın, İran’ın nükleer silah geliştirmesini engelleyecek nitelikte olmadığını savunan ve imzayı geri çeken Donald Trump ama onu tetikleyen de Netanyahu.
İsrail Başbakanı şu aşamada arabulucuların Trump’a geri adım attırmasından endişe ediyor.
Örneğin, Japonya’nın girişimi Netanyahu’nun canını sıkmış olabilir.
İran’ın resmi ajansı İrna’nın Japan Times’dan aktardığı habere göre Japonya hükümeti, “İran ve ABD arasında arabuluculuk yapmaya hazırız” mesajını her iki tarafa da göndermiş bulunuyor.
Japonya hükümeti de Almanya, İngiltere ve Fransa gibi İran’ın nükleer anlaşmadan çekilmediğini ve uluslararası sözleşmelere bağlı kaldığını belirtiyor.
Hükümet sekreteri Yardımcısı Yasutuşi Nişimura, “İran’la çok köklü ilişkilerimize dayanarak bölgede barış ve istikrarın güçlenmesinden yanayız ve arabuluculuk yapmaya hazırız” diyor.
*
Japonya’nın bu çıkışı gösteriyor ki, İran’ı sadece Çin ve Rusya sahiplenmiyor. İşte Japonya İran’la köklü ilişkilerden söz ediyor. Bu durumda hiç kimse İran’ın yalnız kaldığını düşünmemeli.
Trump ve avenesi Ortadoğu’ya yığınak yapmasına karşın, bir yandan da Tahran’la masaya oturmaya çalışıyor.
Örnekse, Trump’ın “İran beni arasın, oturup konuşalım” sözleri.
Tabii ABD Başkanı’nın önce tutarlı ve kibirden uzak olması gerekir.
Trump yönetimi İran’ı, örneğin, Suudi Arabistan’la karıştırıyorsa ne yaptığını bilmiyor demektir.
Japonya’nın arabuluculuk önermesinin nedeni bu durum olsa gerek.
Bir de ABD’nin İsrail bağımlılığı var. Ortadoğu’da her olan bitene İsrail’in gözlüğüyle bakıyorsa ABD yanılgıya düşmekten kurtulamaz.
*
Trump konuşuyor: “Yapmaları gereken şey şu: Beni arasınlar, oturup konuşalım ve adil bir anlaşma yapalım. Nükleer silaha sahip olmalarını istemiyoruz. İstediğimiz çok bir şey değil. Bu, onları yeniden iyi bir pozisyona getirebilir. İran’a zarar vermek istemiyoruz.”
İyi de, nükleer anlaşmadan İran çekilmedi. ABD çekildi. Ve o anlaşma ABD’siz devam ediyor. Anlaşmada İngiltere, Fransa, Almanya, Rusya ve Çin de var. Ama Trump “Ben pişman oldum, anlaşmaya dönmek istiyorum” diyorsa, o başka. O zaman hatasını kabul ediyor demektir.
Ne var ki, üslubu öyle demiyor. Alay ediyor. “Beni arasınlar…”
Sen niye aramıyorsun?